unique

  1. tek, biricik, yegâne.
    His unique concern was the future of his children.
  2. eşsiz, emsalsiz, eşi bulunmaz, kıyas kabul etmez.
firma riski
bir ürün ya da hizmetin üstünlüğü ya da sağladığı yarar
bir reklamın ya da kampanyanın temelini oluşturacak nitelikte
mahsus
özgü
tekil kullanıcı Noun, Advertising
tekil ziyaretçi Noun, Advertising
parça borcu Noun, Law