başını taştan taşa vurmak, imkânsız olan işe girişmek, çıkmaza saplanmak, başı belaya girmek.
köşeye sıkıştırılmış durumda olmak
Verb
başını taştan taşa vurmak, deveye hendek atlatmak, bütün gayretlerine rağmen başaramamak.
Trying to make him change his mind is just beating your head against a wall.
imkânsız işle nafile uğraşmak, başını taştan taşa vurmak.
Yer ve duvar kaplama (NACE kodu: 43.33)
Noun, Trades-Professions
safra kesesi duvarı
Noun, Anatomy
safra kesesi çeperi
Noun, Anatomy
safra kesesi duvarı kalınlaşması
Noun, Medicine
ümitsiz/müşkül durumda olmak, sıkışmak, çıkmaza saplanmak.
The inflation is beyond the control, and the economy's really got its back to the wall.
başıni duvara çarpmak
Verb
başını duvara çarpmak
Verb
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda halı, kilim, duvar ve yer kaplamalarının perakende ticareti (NACE kodu: 47.53)
Noun, Trades-Professions
kafasını duvara çarpmak
Verb
imkânsızı yapmaya kalkışmak
Verb
karşı koymalar ile karşılaşmak
Verb
susarak cezalandırmak
Noun
yokmuş gibi davranmak
Noun
(savaş vb.) son bir gayretle, mezbuhane, can havliyle, canını dişine takarak, ric'at hattı kesilmiş olarak.
ölmek var dönmek yok, geri dönüş imkânsız.
başarısızliğa uğramak, çıkmaza saplanmak.
He tried several angles, but always came up against a blank wall.
Berlin Duvarı
Noun, Politics-Intl. Relations
çıkmaz, aşılmaz/geçilmez engel.
to run into a blank wall: çıkmaza saplanmak, sarpa sarmak.
Noun
istinat duvarı: bir kazıda toprağın hendeğe göçmesini önleyen duvar.
Noun
dayanma duvarı
Noun, Construction
konsol istinat duvarı
Noun, Construction
konsol istinat duvarı
Noun, Construction
(a)
Great Wall of China ile ayni anlama gelir. Çin Seddi, (b) aşılmaz engel.
dayanma duvarı
Noun, Construction
(karkas binada) yük taşımayan dış duvar.
çıkmaza sürüklemek, bozguna uğratmak.
istinat duvarı: bir kazıda toprağın hendeğe göçmesini önleyen duvar.
Noun
yangın duvarı: yangının sirayetini önlemek için yapılan duvar.
Noun
uçak motorunu uçağın gövdesinden ayıran yanmaz duvar.
Noun, Aviation
meşru müdafaa durumunda bulunmak
Verb
bir sinema salonunun tümünü kiralama
dördüncü duvar
Noun, Cinema
altta kalmak, iflâs etmek.
(a) yenilmek, bozguna uğramak, ezilmek, altta kalmak, teslim olmak, (b) iflâs etmek.
karayazı, alın yazısı, kör talih, uğursuz alâmet/emare.
kullanılmadan durmak
Verb
taşıyıcı duvar
Noun, Construction
perde duvar
Noun, Construction
duvara bir kapı açmak
Verb
duvara bildiri asmak
Verb
birini köşeye sıkıştırmak
Verb
istinat duvarı, dayanma duvarı
Noun, Construction
(nefis savunmasında) sırtını duvara verme
(a) sonunun/akibetinin yaklaştığını görmek, (b) gerçeği olduğu gibi görmek, apaçık hakikati görmek/anlamak.
baraj kurmak
Verb, Football
kesme duvarı, perde duvar, deprem perdesi
Noun, Construction
duvardan resimleri indirmek
Verb
boşuna nefes tüketmek, beyhude çabalamak.
You might as well talk to a brick wall: Boşuna nefes tüketme.
bir duvarın altını kazmak
Verb
öfke/tehevvür/hiddet ile, deli gibi.
vajina duvarı
Noun, Anatomy
(Kudüs'te) ağlama duvarı.
Wailing Wall of Jews ile ayni anlama gelir.
Noun
iflas durumundaki bir kişi ya da şirket
karayazı, alın yazısı, kör talih, uğursuz alâmet/emare.
perakendeci mağazasından duvara asılı bir reklam ya da afiş
duvar tırmaşık kuşu
(Tichodroma muraria). Duvarlara tırmanarak böcek avlayan parlak renkli bir kuş.
Noun
duvar eğreltisi
(Polypodium vulgare).
Noun
duvar medyası (iç mekânlarda duvara asılı posterler , bildiriler , uyarı niteliğindeki afişler , vb
(duvarla vb.) (a) ayırmak.
This room is walled off from the rest of the house. (b) bölmek.
They walled off the large prison into lots of very small cells. (c) duvar çekmek/ örmek.
ithalat engelleri koymak
Verb
duvar otu
(Parietaria officinalis): eski duvarların üstünde biter.
duvar ısırganı
(Parietaria officinalis). Duvarlarda yetişen müdrir bitki.
Noun
dam koruğu
(Sedum acre).
Noun
duvar latası/kirişi.
Noun
New York kentinde Borsa binasının bulunduğu sokak.
Noun
ABD para ve borsa piyasası.
Noun
ABD'nin önde gelen iş dünyası gazetesi
et kalınlığı
Noun, Mechanics
duvarı ilanlarla donatmak
Verb
başını taştan duvara çarpmak (inatçı davranmak , boş yere inat etmek , aşılmaz güçlüklerle karşılaşmak
Verb
Çin Seddi
Noun, Place Names