weigh

  1. Verb tartmak.
    to weigh potatoes: patatesleri tartmak.
    to weigh oneself: tartılmak.
    weighing
    machine: kantar, baskül.
  2. Verb ağırlaştırmak, ağırlık ilâve etmek.
    We weighed the drapes to make them hang properly.
  3. Verb aklında tartmak, muhakeme etmek, düşünmek.
    to weigh the facts.
    weigh one's words: sözlerini
    tartarak (düşünerek) konuşmak.
    He weighed his words before speaking.
  4. Verb ağırlığında olmak, … . gelmek.
    to weigh 70 kg.: 70 kg gelmek.
  5. Verb ağır basmak, (daha) önemli olmak.
    The amount of his salary does not weigh with Mr. Brown at all, because he is very rich.
  6. Verb
    weigh on/upon: ağır basmak, ağır gelmek, omuzlarına çökmek, büyük bir yük olmak.
    Responsibility weighed upon him.
  7. Verb iyice düşünüp taşınmak, ölçüp biçmek/tartmak, her hususu gözönüne almak.
    To weigh well before deciding.
  8. Verb (bir şeyi) kaldırmak, yükseltmek.
ölçmek Verb
tartmak Verb
etkinliğini kullanmak Verb
ağırlığını koymak Verb
kullandığı sözcükleri tartmak Verb
bir şeyi eliyle tartmak Verb
bir şeyi zihninde tartmak Verb
under way Adverb
doğru tartmak Verb
demir almak, demiri vira etmek.
We will weigh anchor at dawn: Şafak sökerken demir alacağız.
demir almak, vira etmek.
(a) ağırlaş(tır)mak, ağır basmak, (b) yük altına koymak/girmek, yüklenmek.
I was weighed down with
the shopping. (c) (omuzlarını vb.) çökertmek, bel vermek, sarkmak.
Trees weighed down by snow. (d) kederlenmek, üzüntüye/kedere garkolmak, ümitsizliğe düşmek.
weighed down with grief. She is weighed down with many troubles.
delili tartmak Verb
delili değerlendirmek Verb
birini bunaltmak Verb
(a)
(boks, güreş) maçtan önce tart(ıl)mak, (b) (cokey) at yarışından sonra tartılmak, (c) uçağa
binmeden önce bagajı tarttırmak.
brüt 12 ton gelmek Verb
brüt ağırlığı tespit etmek Verb
takdim etmek Verb
sunmak Verb
saldırmak Verb
(a) zorlamak, baskı yapmak, sıkıştırmak, ağırlığını koymak, (b) zorla kabul ettirmek.
(üzerine/omuzlarına) yük olmak.
bir planı bir başkasıyla karşılaştırmak Verb
kendini tartmak Verb
tartıp ayırmak.
The grocer weighed out five kg. of sugar.
talepleri incelemek Verb
delili tartmak Verb
iyi ve kötü yanlarını tartmak Verb
aklında ölçüp biçmek Verb
bir eylemin sonuçlarını tartmak Verb
birinin kararını etkilemek Verb
(delil) hâkimi etkilemek Verb
tarttırmak Verb
ağır basmak Verb
Kaç kilosun?