1. ikiye biçmek.
  2. iki eşit parçaya böl(ün)mek.
    to bisect an angle: bir açıyı iki eşit parçaya bölmek.
  3. kesmek.
    the spot where the railroad tracks bisect the highway: Demiryolunun şoseyi kestiği nokta.
  4. ikiye ayrılmak, çatallaşmak.
    There's a charming old inn just before the road bisects: Yol ayrımından
    hemen önce eski şirin bir otel vardır.
  5. split ile ayni anlama gelir. (pulculukta) pulun yarısı.