1. Fiil yol göstermek, irşat etmek, aydınlatmak, nasihat/faydalı bilgi/talimat/direktif vermek, tavsiye etmek.

    The judge directed the jury to find the accused not guilty. He did it as directed.
  2. Fiil yön vermek, yöneltmek, doğrultmak, (gidişini) kontrol/idare/tanzim etmek.
    The teacher directs the work of pupils.
  3. Fiil yönetmek, idare/nezaret etmek.
    He directs the affairs of the company.
  4. Fiil emretmek, emir/kumanda vermek.
    The general directed that the prisoners be set free.
  5. Fiil (tiyatro/film/orkestra) yönetmek, direktörlüğünü yapmak.
    Who directed that new Italian film?
  6. Fiil yol tarif etmek, salık vermek, kılavuzluk/rehberlik yapmak.
    Can you direct me to the railway station?
  7. Fiil hitap etmek.
    Rock music direct itself to a younger audience.
  8. Fiil adres(ini) yazmak.
    to direct a letter: mektuba adres yazmak.
  9. Fiil etkile(n)mek, tesir etmek, tesir altında kalmak.
  10. Sıfat doğru, müstakim, kestirme, en kısa, dosdoğru.
    a direct route. Which is the most direct way to London?
  11. Sıfat duraksız, bir yere uğramadan, ara yerde durmayan.
    a direct flight from Montreal to İstanbul.
  12. Sıfat dolaysız, aracısız, vasıtasız, doğrudan doğruya, direkt.
    as a direct result of this. a direct exposure
    to a disease. a direct tax.
  13. Sıfat dosdoğru, tevilsiz, açık, sarih.
    He gave a direct answer to my question.
  14. Sıfat tok sözlü, dürüst, dobra dobra, özü sözü bir, samimî, gerçekçi.
    She's always very direct and open in her manner.
  15. Sıfat tam.
    direct opposite: tam tersi/zıddı.
    He's the direct opposite of his brother.
  16. Sıfat kesin, kat'i.
    He made direct denial of the charge of cheating.
  17. Sıfat aynen, kelimesi kelimesine, olduğu gubi.
    direct quotation.
  18. Sıfat kaçınılmaz, doğrudan doğruya, sebebi sırf … olan.
    a direct result of political action: siyasal eylemin kaçınılmaz sonucu.
  19. Sıfat, Gramer dolaysız, vasıtasız.
  20. Sıfat, Elektrik-Elektronik doğru, zamanla değeri değişmeyen.
    direct current.
  21. Sıfat, Astronomi (a) yörüngesindeki hareket yönü dünyanın güneş etrafındaki hareketinin aynı olan, (b) gök kubbesinde batıdan doğuya giden.
  22. Zarf dosdoğru, doğrudan doğruya, aracısız/dolaysız olarak.
dikkatini bir şeye çevirmek Fiil
adımlarını eve yöneltmek Fiil
kastetmek Fiil
söylemek Fiil
dolaylı yatırım İsim, Medeni Hukuk
dolaylı sorumluluk İsim, Hukuk
rezervasyonunu doğrudan hava şirketine yaptırmak Fiil
yarı doğrudan Sıfat
uğramadan gitmek Fiil
doğrudan erişim Bilgi Teknolojileri
aracısız eylem: doğrudan doğruya/aracısız olarak sonuca ulaşmayı amaç edinen girişim (grev, sabotaj vb. gibi). İsim
dolaysız adres Bilgi Teknolojileri
doğrudan adres Bilgi Teknolojileri
olası müşterilere posta
satış personeli
direkt reklam
öteki tüm reklam yapma yöntemlerinden ayrı olarak
bayiler ya da anketçiler yoluyla basılı reklam malzemesi dağıtımı yapılması
dolaysız amortisman
direkt cevap
doğrudan uygulanabilirlik
basit tahkim
doğrudan arbitraj
kati lehdar
poliçe
direkt iş (aracı olmaksızın doğrudan bir sigortacıya verilen iş
doğrudan satın alış
ara santralsiz görüşme
dolaysız neden
dolaysız masraf
direkt harç
direk masraf
direkt tahsilat
toptancılık
direkt reklam
doğrudan bağlantı
doğrudan doğruya temas kurma
direkt bağlantı
direkt bağlantı
doğrudan temas
mahkemeyi tahkir veya mahkeme emirlerine itaatsizlik teşkil eden fiiller
mahkeme önünde işlenen
mahkemeyi tahkir eden veya mahkeme emirlerine itaatsizlik teşkil eden fiiller
dolaysız denetim
dolaysız kontroller İsim
yüzyüze konuşma
doğrudan doğruya maliyete intikal eden masraflar
direkt maliyet
direkt masraflar
dolaysız maliyet
direkt maliyetleme
doğrudan doğruya maliyete intikal eden masraflar İsim
direkt masraflar İsim
doğrudan doğruya bağlanmış
doğru akım: yönü ve değeri zamanla değişmeyen akım.
direkt hasar
bir fiilden dolayı doğrudan doğruya hasıl olan zararlar İsim
bir fiilden dolayı doğrudan doğruya hâsıl olan zararlar İsim
otomatik ödeme talimatı İsim, Bankacılık
doğrudan demokrasi İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
aynı soydan doğrudan inen füru
aynı soydan doğru inen füru
direkt hat
dolaysız söylem.
ör.:
I'll think it over”, he replied. indirect discourse İsim
dolaysız dağıtım
beylik arazi
doğrudan işletme düzeni
aracısız boya: tespit maddesi gerektirmeyen boya.
substantive dye ile ayni anlama gelir. İsim
doğrudan etki
direkt seçim
direkt ciro
aracısız delil: izaha ve tahkike muhtaç olmayan delil. circumstantial evidence İsim
ilk sorgu: avukatın/savcının kendi tanığına sorduğu ilk sorgular. cross examination İsim
tanığın kendisini ikame eden tarafça sorguya çekilmesi
iki ülke arasında doğrudan doğruya yapılan kambiyo işlemleri İsim
tahvil rayici
doğrudan yapılan kambiyo işlemleri İsim
doğru kambiyo
vasıtasız kambiyo
üçüncü bir ülkeye ihtiyaç göstermeyen işlemler
dolaysız giderler
dolaysız giderler İsim
direkt masraflar İsim
doğrudan ihracat
direkt ihracatçı
direkt finansman
vasıtasız finansman
doğrudan doğruya finansman
doğrudan finansman
düz atış
doğrudan ateşleme
aktarmasız uçak
tek dereceli seçim
doğrudan doğruya koşulmuş
doğrudan garanti
doğrudan ithal
vasıtasız ithal
doğrudan doğruya ithal
direkt ithalat
(US) direkt ciro
(US) tam ciro
(sendika memurunu) sözleşmeyi bozmaya kışkırtma
doğru püskürtmeli
vasıtasız sigorta
reassüransın aksine doğrudan sigorta
reasüransın aksine doğru sigorta
direkt sigorta yapan kimse
direkt menfaat
doğrudan yatırım
direkt yatırımlar
dolaysız yatırım
direkt yatırımlar İsim
işgücü kurmak Fiil
itiraz kabul etmeyen borçlar İsim
(US) kayıt
dolaysız sorumluluk
şartsız ve itiraz kabul etmeyen sorumluluk
usul ve füru hısımlığı bağı
babadan oğula
doğrudan kredi
direkt zarar
direkt malzeme
doğru yöntem (cari hesaplarda kullanılan bir faiz hesaplama yöntemidir
doğrudan ipotek kredisi
doğrudan doğruya yükümlülük
sabit masrafların (kira , elektrik , sigorta , vs) doğrudan imalata ayrılan bölümü
kesin ödeme
direkt ödeme
aracısız ödeme
(menkul değerler) direkt plasman
direkt plasman
direkt uçak
direkt yatırımlar
dolaysız zilyetlik
ikramiye
doğrudan işlem
doğrudan üretim
basit üretim
doğru orantılı
doğru orantı İsim, Matematik
direkt alım
direkt satın alış
düz nisbet
direkt ışın
usul ve füru hısımlığı
satın almaya teşvik ettirici reklam türü
potansiyel müşterileri İsim
(örneğin , mektup ekinde gönderilen bir sipariş kuponuyla
direkt sorumluluk
direkt yol
bir noktadan öbürüne en kısa mesafe
toptan
aracısız satış
direkt satış
doğrudan izleme
şahsen verilen garanti
aracısız satış
dolaysız satış
dolaysız hizmetler
dolaysız hizmetler (doktor , avukat , banker , memur vb
direkt sevkıyat
doğrudan yuva Bilgi Teknolojileri
tek dereceli genel oy
dikey kalkış
direkt vergilendirme
dolaysız vergilendirme
toptancı tüccar
trafiği düzenlemek Fiil
direkt tren
direkt tren seferi
doğrudan görüş
direkt oy
direkt seçim
direkt oylama
direkt ücretler İsim
...'nın talimatı vermek Fiil