1. (perdelere/kumaşlara) zarif/süslü kıvrımlar yapmak.
    The designer draped the robe around the model's shoulder.
  2. (itinasız bir şekilde/lâalettayin) asmak, sarkıtmak.
  3. dökük durmak, zarif kıvrımlar halinde sarkmak.
    Soft fabrics drape well.
  4. yayılarak oturmak, (bacakları) sarkıtmak.
    He draped his legs over the arms of the chesterfield.
  5. (kıvrımlı) perde.
  6. elbise ve kumaşların vücuda (zarif hatlarla) uyması/dökük durması.
    the drape of a skirt.
  7. (kumaşta) kat, kıvrım, pli.
    That skirt has a beautiful drape.
bayraklarla süslemek Fiil
perdelemek, perde ile örtmek, kumaş ve perdelerle süslemek, zarif kıvrımlı kumaşlarla çerçevelemek/süslemek.

Let us drape this picture of our leader with/in the national flag. Let us drape the national flag round this picture of our leader.