1. Geçişli Fiil etrafını çevirmek/kuşatmak/sarmak, ihata/muhasara etmek.
    The enemy encompassed the city. The atmosphere
    encompasses the earth.
  2. Geçişli Fiil içinde olmak.
    He is encompassed with doubts.
  3. Geçişli Fiil kapsamak, (ayrıntılarıyla) içermek, içine almak, ihtiva etmek.
    The ancyclopedia encompasses scientific,
    historical and cultural information.
  4. Geçişli Fiil sebep olmak, sebebiyet vermek, (fena sonuç doğuran bir iş) yapmak.
    to encompass someone's death:
    birisinin ölümüne sebep olmak.
  5. Geçişli Fiil faka bastırmak.