1. itibar/hürmet etmek, saymak, saygı göstermek.
    The old teacher was much loved and esteemed.
  2. takdir etmek, kıymet vermek.
    I esteem him for his honesty. I esteem their effort. We esteem the people of good character.
  3. saymak, addetmek, telâkki etmek.
    to esteem a project worthwhile.
    I didn't esteem him to be
    worthy of trust: Bence o itimada lâyık değildir.
  4. değer biçmek, kıymet takdir etmek.
  5. saygı, hürmet, itibar.
  6. takdir, telâkki, kıymet/değer verme, hüküm, kanaat.
    Courage is always held in esteem: Cesaret
    daima takdir edilir.
    It is worthless in my esteem: Kanaatimce o değersizdir.
eski itibarını kazanmak Fiil
saygımın belirtisi olarak
birinin sözde saygılı davranışına pek bel bağlamamak Fiil
itibarı düşmek Fiil
gözden düşmek Fiil
birinin kendisine karşı duyduğu güveni yitirmek Fiil
birinin saygısını kazanmak Fiil
…e iyi gözle bakmamak Fiil
…i küçümsemek Fiil
…i küçük görmek Fiil
saymak, hürmet etmek, saygı göstermek.
son derece saygı/hürmet göstermek, çok takdir etmek/beğenmek.
itibar etmek Fiil
birine büyük saygı göstermek Fiil
birine büyük saygı göstermek Fiil
itibarsızlık
rağbetsizlik
alçalmak Fiil
alçalış
alçalma
birinin gözünden düşmek Fiil
kamuoyunda itibar kazanmak Fiil
birinin gözünde yükselmek Fiil
gözünde büyümek Fiil
rağbet göstermek Fiil
saygıdeğer
saygı göstermek Fiil
görev bilmek
onu bir görev saymak Fiil
ayrıcalık addetmek Fiil
değer
itibar
bir şeyi görev saymak Fiil
itibar etmek Fiil
değer vermek Fiil
sanmak Fiil
biri için büyük saygı beslemek Fiil
birine büyük saygı duymak Fiil