koltukları kabartan başarı.
övünülecek başarı, övünme/iftihar vesilesi, şeref.
That's a feather in his cap: Bu onun için övünülecek bir şeydir.
küpünü doldurmak, fırsatlardan yararlanarak zengin olmak,
mec. tüyleri düzeltmek.
(a) emanet malı iç etmek, küpünü doldurmak, (b) yuvasını şenlendirmek/süslemek
fikir, düşünce, geçmiş ve çıkarları ortak kimseler, birbiriyle uyuşan/anlaşan kimseler.
They are birds of a feather: Onlar kafa dengidirler.
birds of a feather flock together: Herkes kendi kafa dengi ile anlaşır. Ziya Paşanın meşhur:
“Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz; Divanelerin hemdemi divane gerektir.” beytinin karşılığı.
aynı huya sahip kimseler.
Birds of a feather flock together a.s. Tencere yuvarlandı kapağını
buldu (veya Ziya Paşa'nın dediği gibi: “Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz Divanelerin hemdemi divane gerektir.”)
dış tüy: kuşun dış hatlarını oluşturan tüylerden herbiri.
uçuş tüyü: kuş kanadında uçuşu sağlayan iri sağlam tüylerden herbiri.
kürklü hayvanlar ve kuşlar.
tüylü, tüylerle örtülü.
in fine/high/good feather: çok neşeli, keyfi yerinde.
He seems in very high feather since his book was so successful.
in full feather: (kuş) tam tüylü.
korkak davranmak, korkaklık göstermek.
orak-tüy: horozun kuyruğundaki orak biçimli tüy.
(ceza olarak) üzerine katran sürüp tüy yapıştırmak.
Hayretten küçük dilimi yuttum/donakaldım.
tüy(den yapılmış) toz alıcı.
İsim
nezle otu
(Chenopodium botrys)
tüy-çimen
(Stipa pennata): G. Avrupada süs için yetiştirilen bir ot.
İsim
needle grass ile ayni anlama gelir. iğne-otu
(Stipa comata): ABD'de yetişen ince bir ot.
İsim
aylak, boş gezen, haylaz, iş görmekten ve sorumluluktan kaçınan kimse.
hurma vb. gibi yaprakları kuştüyüne benzeyen palmiye.
İsim
benzeşenler buluşurlar
İsim