1. İsim, Tekstil Sanayii tüy
  2. İsim tüy, kuştüyü, telek.
  3. İsim (sağlık, ruhsal vb.) durum.
    After his vacation he was in fine feather.
  4. İsim cins, tür.
    Two troublemakers of the same feather: aynı türden iki baş belası.
  5. İsim tüye benzer şey: perçem, kâkül, vb.
  6. İsim (marangozlukta) (a) (oluklu iki tahtayı bağlayan) zıvana, (b) (bkz: tongue ) (10).
  7. İsim (kıymetli taş üzerinde kuştüyüne benzer) kusur.
  8. İsim okun arka ucundaki tüy, ok yeleği.
  9. İsim (tüy gibi) hafif şey.
    as light as feather: tüy gibi hafif.
  10. İsim (kürek çekmede) pala çevirme.
  11. İsim giysi, elbise, giyim.
  12. İsim kuşun bütün tüyleri.
  13. Fiil tüy takmak, tüylerle süslemek.
    Arrows feathered with ducks' feathers.
  14. Fiil tüylenmek, tüyleri bitmek.
  15. Fiil, Denizcilik (kürek) pala çevirmek.
  16. Fiil, Havacılık (a) (pervane) yelkenlemek, pervane namlularını uçuş doğrultusuna paralel yapmak, (b) uçarken motoru durdurmak.
  17. Fiil kuştüyü ile kaplamak.
  18. Fiil tüy gibi hareket etmek.
  19. Fiil hafifçe dokunmak, azıcık basınç uygulamak.
    The driver feathered down his brakes to slow down on the slippery road.
koltukları kabartan başarı.
övünülecek başarı, övünme/iftihar vesilesi, şeref.
That's a feather in his cap: Bu onun için övünülecek bir şeydir.
övünülecek başarı
küpünü doldurmak, fırsatlardan yararlanarak zengin olmak,
mec. tüyleri düzeltmek.
(a) emanet malı iç etmek, küpünü doldurmak, (b) yuvasını şenlendirmek/süslemek
ok yeleği Avcılık
tüy gibi hafif Sıfat
tüy kadar hafif Sıfat
sevinçli olmak Fiil
fikir, düşünce, geçmiş ve çıkarları ortak kimseler, birbiriyle uyuşan/anlaşan kimseler.
They are birds
of a feather: Onlar kafa dengidirler.
birds of a feather flock together: Herkes kendi kafa dengi ile anlaşır. Ziya Paşanın meşhur:

“Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz; Divanelerin hemdemi divane gerektir.”
beytinin karşılığı.
aynı huya sahip kimseler.
Birds of a feather flock together
a.s. Tencere yuvarlandı kapağını
buldu (veya Ziya Paşa'nın dediği gibi: “Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz Divanelerin hemdemi divane gerektir.”)
dış tüy: kuşun dış hatlarını oluşturan tüylerden herbiri.
şüphe uyandırmak Fiil
tam hızla yol almak.
uçuş tüyü: kuş kanadında uçuşu sağlayan iri sağlam tüylerden herbiri.
kürklü hayvanlar ve kuşlar.
tüylü, tüylerle örtülü.
in fine/high/good feather: çok neşeli, keyfi yerinde.
He seems in very
high feather since his book was so successful.
in full feather: (kuş) tam tüylü.
korkak davranmak, korkaklık göstermek.
orak-tüy: horozun kuyruğundaki orak biçimli tüy.
(ceza olarak) üzerine katran sürüp tüy yapıştırmak.
korkaklık alâmeti. İsim
Hayretten küçük dilimi yuttum/donakaldım.
kuş tüyü yatak. İsim
tüy(den yapılmış) toz alıcı. İsim
nezle otu
(Chenopodium botrys)
tüy-çimen
(Stipa pennata): G. Avrupada süs için yetiştirilen bir ot. İsim

needle grass ile ayni anlama gelir. iğne-otu
(Stipa comata): ABD'de yetişen ince bir ot. İsim
tüy gibi
aylak, boş gezen, haylaz, iş görmekten ve sorumluluktan kaçınan kimse.
hurma vb. gibi yaprakları kuştüyüne benzeyen palmiye. İsim
comatulid İsim
tüysıklet
benzeşenler buluşurlar İsim