flap

İsim, Havacılık flap
Fiil (kanat) çırpmak.
flap off: uçmak.
The bird flapped slowly off. The large bird flapped its wings.
Fiil (kanat darbesi gibi) vurmak.
She flapped a newspaper at the insect. She flapped at the insect with a newspaper.
Fiil (kanat gibi) sallanmak, çarpmak, (sallanarak/çarparak) gürültü yapmak.
The sails flapped in the gentle wind.
Fiil (kuşun kanatları vb.) sallanmak, inip kalkmak, indirip kaldırmak.
The wind was flapping the curtains.
Fiil kolları kuş kanadı gibi sallamak.
Fiil gürültü ile çarpmak, atmak, vurmak, açıp kapamak, şakla(t)mak.
to flap a newspaper on the floor.
Fiil (geniş bir cisimle) vurmak.
Fiil (sertçe/gürültü ile) atmak, fırlatmak, katlamak, kapatmak.
Fiil, Fonetik (sesi) titretmek.
Fiil ısrarla/budalaca konuşmak.
Always flapping about his own importance.
Fiil meraklanmak, telâşa düşmek, heyecanlanmak, şaşırmak.
Don't flap! Merak etme(yin)!
İsim kanat çırpma, çırpınma, çarpma, gürültü ile sallanma.
the slow flap of the sails.
İsim kanat sesi, çarpan bir şeyin gürültüsü.
İsim (geniş bir cisimle) vuruş, darbe.
to give him a flap on the ear with the newspaper.
İsim (sarkan) kapak, kanat.
to stick down the flap of the envelope.
İsim kırmalı kapı/pancur kanadı.
İsim
flap hinge ile ayni anlama gelir. menteşe kanadı.
İsim, Cerrahi (vücudun başka bir yerine eklenmek üzere kesilmiş) et/deri parçası.
İsim, Havacılık (uçak) kanatçık.
The flaps on the wings of an aircraft.
İsim (a) telâş, endişe, sinirlilik, kriz, buhran.
Don't get in a flap: we'll soon find it: Telâşa kapılma,
şimdi buluruz. (b) âcil durum.
İsim, Fonetik (a) sesin titremesi, (b) dili üst dişlere dokundurarak çıkarılan ses:
very' deki
r ve
water'
daki
t'yi telâffuz ederken yapıldığı gibi.