heard

be heard

yargılanmak Fiil

be heard

işitilmek Fiil

be heard

duyulmak Fiil

pretend not to have heard

duymamazlıktan gelmek Fiil

pretend not to have heard

duymazlıktan gelmek Fiil

repeat something heard

işitilen bir şeyi tekrarlamak Fiil

ask that a case may be heard in camera

bir davanın kapalı celsede bakılmasını talep etmek Fiil

be heard and obeyed

dinlemek Fiil

be heard next month

(dava) gelecek aya tecil edilmek Fiil

have heard nothing down to date

bugüne kadar hiçbir şey duymamış olmak Fiil

I heard it from her own lips

kendi ağzından duydum

I heard it on the grapevine that …

Duyduğuma göre …, Kulağıma çalınanlara bakılırsa …, Kulağıma gelenlere göre …, Diyorlar ki …, Rivayete göre … Zarf, Deyim

I heard it on the grapevine.

Kuşlardan duydum., Kuşlar söyledi. Cümle, Deyim

I heard it through the grapevine that …

Duyduğuma göre …, Kulağıma çalınanlara bakılırsa …, Kulağıma gelenlere göre …, Diyorlar ki …, Rivayete göre … Zarf, Deyim

I heard it through the grapevine.

Kuşlardan duydum., Kuşlar söyledi. Cümle, Deyim

make oneself heard in every part of the house

tiyatro salonunun her köşesinden duyulmak Fiil

pass on something heard from someone else

rivayet etmek Fiil

passing on something heard from someone else

rivayet

to be heard next month

(dava) duruşma gelecek ay olacak