heart to heart

(a) unutmamak, aklından çıkarmamak, daima hatırlamak, (b) çok etkilenmek, içine işlemek, çok üzülmek/duygulanmak.

He laid his sister's death very much to heart.
içerlemek, çok müteessir olmak.
birinin yüreğini titretmek Fiil
işin esasını teşkil etmek Fiil
birine çok acı vermek Fiil
birinin içine işlemek Fiil
kıyabilmek, içi götürmek, … derecede insafsız olmak.
How can you find it in your heart to beat that child?
bir şeyi yapmaya cesareti olmak Fiil
içi götürmek Fiil
esasını/sırrını çözmek/kavramak, (sorunun) ruhuna/özüne inmek.
gönül vermek, gönlünü kaptırmak, sevdalanmak, derin aşka/sevdaya düşmek.
içten, samimî, candan, açık, yürekten, kalpten kalbe, başbaşa. Sıfat
bir şeyi canının istediği kadar yapmak Fiil
(a) unutmamak, aklından çıkarmamak, daima hatırlamak, (b) çok etkilenmek, içine işlemek, çok üzülmek/duygulanmak.

He laid his sister's death very much to heart.
(birine) âşık olmak gönül vermek, kalbini kaptırmak.
kıyamamak, cesaret edememek, içi götürmemek, yüzü olmamak.
No one had the heart to tell him he was through as an actor.
birine kalbini açmak Fiil
içlenmek Fiil
bir şeyi kendine dert etmek Fiil
birini coşkuyla karşılamak Fiil
(a) ciddî olarak düşünmek/ilgilenmek, canla başla alâkadar olmak, (b) içine işlemek, merak etmek.
doya doya, canının istediği kadar.
doyasıya, doya doya, kana kana, canının istediği kadar.