1. Geçişsiz Fiil karışmak, araya girmek, katılmak.
    to intervene in a dispute. to intervene between people who are disputing.
  2. Geçişsiz Fiil arada bulunmak, iki şey arasında olmak/vukua gelmek.
  3. Geçişsiz Fiil diğer olaylar arasında meydana gelmek/olmak.
    Nothing interesting intervened.
  4. Geçişsiz Fiil zuhur emek, birdenbire (beklenmedik zamanda) vukubulmak, (işi) altüst/allak bullak etmek.
    We enjoyed
    picnic until a thunder intervened.
    Unless death intervenes: Ölmezsem, sağ kalırsam.
  5. Geçişsiz Fiil (kuvvet zoru veya tehditle) müdahale etmek, (işe) karışmak,
    argo burnunu sokmak.
    to intervene
    in the affairs of another country. intervene to settle a quarrel.
  6. Geçişsiz Fiil (zaman) aradan geçmek.
    During the years that intervened: Aradan geçen yıllar zarfında.
    Many
    years intervened: Aradan (birçok) yıllar geçti.
  7. Geçişsiz Fiil, Hukuk müdahil olmak, (davaya) katılmak.
  8. Geçişsiz Fiil arabulmak, arabuluculuk yapmak.
katılan İsim, Hukuk
davaya katılma İsim, Hukuk
müdahil olma talebi İsim, Hukuk
müdahale edecek sebep yok
müdahale hakkı
mücbir sebep vukuunda
bir anlaşmazlığa müdahale etmek Fiil
bir davaya müdahale etmek Fiil
bir anlaşmaya katılmak Fiil
ihtiyaç halinde müdahale etmek Fiil
birinin savunmasına müdahil olarak katılmak Fiil
birinin savunmasına müdahil olarak katılmak Fiil
bir ülkenin içişlerine müdahale etmek Fiil
bir ülkenin içişlerine karışmak Fiil
müdahalesi işe yaramamak Fiil