gerçekte, hakikatte, görülüyor ki, bu durumda, buna rağmen.
I thought things would get better, but
as it is, they are getting worse: İşlerin düzeleceğini zannetmiştim, fakat görülüyor ki büsbütün kötüleşiyor.
I should like to come, but as it is, I cannot: Gelmek isterdim, fakat bu durumda mümkün değil.
Cold as it is, I'll have a swim: Soğuk olsa da (soğuğa rağmen) yüzeceğim.
her kim olursa olsun
olduğu gibi, her nasılsa, pek iyi değilse de.
The food, such as it is, is abundant: Yiyecek pek iyi değilse de boldur.
olduğu gibi söylemek, gerçeği anlatmak.
en fenası ...
(belgelerle) sabittir, gerçektir.
It is a matter of record that nobody has ever failed this examination.
Hiçbir özelliği yok/Ne olduğu belirsiz.
yapılmaz, yakışık almaz.
Benim elimden çıktı, elimde değil.
... için henüz çok erken.
Ha bu, ha öteki; ikisi de aynı, farketmez; ha Ali kel, ha kel Ali.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
İstiyorsan senin olsun/Dilediğin zaman senindir.
ortak kanıya göre
benim için bir zevktir.
zamanı geldi sayılır
konusunda mutabık kalındığı varsayılarak
(saat) sekiz buçuk
bir şeyi yapmak şart
nesnelerin doğası gereği olmak Fiil
(gazete) öğrenildiğine göre
karşılıklı olarak mutabık kalındığı üzere
kanıma göre
öyle inanmak nıyorum ki
artık ortada yok, yerinde yeller esiyor.
şimdi sırası değil
mecburiyet yoktur
mümkün değildir
pek işe yaramaz
şikâyet etmek boşuna
faydası vardır
…iği açıktır Zarf
şüphesiz ki Zarf
aslı faslı yok
aslı astarı yok
söylendiğine göre
rivayete/söylenildiğine göre
konuşulur
aslı yok
son haddine kadar.
ne olursa olsun
Bu, kayıp sayılmaz.
acaba doğru mu ?
değersiz, kıymetsiz, beş para etmez, kâğıdı kadar bile değeri yok.
hizmete alınınca
doğru olduğu varsayımına dayanmak Fiil
tuhafı şu ki
uzun lafın kısası, … İsim
kabil oldukça
acaba gitmeli mi , gitmemeli mi ?
(İşte) gene başladı!
Nasıl oluyor da … ?
Nasıl gidiyor?
Nasıl oluyor da ...?
Kaç para?
Ne kadar?
Değer mi?
Kim olursa olsun.
Öyle işte.
müthiş, muazzam, dehşetli, görülmemiş derecede, hem de nasıl.
“Isn't it very cold today?” “Is it ever!”
“Bu gün çok soğuk, değil mi?” “Hem de nasıl!”
Is it ever big! Amma da büyük ha!
alemi var mı ?
hastalık, bilhassa iltihap/yangı bildirir:
bronchitis, peritonitis, gastritis, neuritis.
-
itises: “ … hastalığı, -den ilerigelen hastalık”:
vacationitis.
düşkünlük/iptilâ belirtir:
televisionitis.
müstait, meyyal, mütemayil:
accidentitis.
aşırı taraftarlık:
educationitis.
“-lik, bir niteliğe fazlasıyla sahip olma”:
big-businessitis: büyük iş adamlığı.
?: Neye yarar?
What's cooking?: Ne haber? Ne var ne yok?
What for?: Ne için? Ne biçim?

what did he do that for? Bunu niçin yaptı?
What about: Ne dersiniz? ne buyurulur?ne olacak?
What about a game of tennis? Tenis oynayalım mı, ne dersiniz?
What about the others: Ya ötekiler ne olacak?
what next? Bundan sonra ne var?
what next!: Daha neler!
Well, what of it: Olsun, ne çıkar? Ne fark eder? Vız gelir!
I'll show you what's what! Dünyanın kaç bucak olduğunu sana gösteririm.
what though we are poor: Fakirsek ne çıkar?
what-d'ye call-'em/-him/-her/-it: adı ne idi? (Adı hatırlanmaya bir şeyi/kimseyi anlatırken kullanılır).
I saw Mr. what-him: Şeyi gördüm.
what chamacallit
k.d. şey, zırıltı, zımbırtı.
No matter what : Ne olursa olsun.
What's with him:
argo nesi var? Ona ne oluyor?
(Do you) know what? Haberin var mı? Biliyor musun?
what's it to you? Sana ne?
neye yarar ?
neye yarar ki?
Ne var?
Kaç para eder?
Nedir? Cümle, Dil ve Edebiyat
Saat kaç?
Saat kaç?
Kim o?
kimin sırası ?