1. (a) kaldırmak.
    to pick up a stone. (b) (cesaret/sağlık vb.) tekrar kazanmak, -e kavuşmak. (c)
    (tesadüfen) kazanmak, elde etmek.
    to pick up a livelyhood: şundan bundan geçimini sağlamak. (d) (yolda durup birini otomobile vb.) almak, (f) (radyoda vb.) almak, dinlemek, bulmak.
    Can you pick up Ankara on your radio? (f) hızlanmak, hız/sürat kazanmak, (g) düzenlemek, düzene/intizama sokmak, derleyip toplamak.
    to pick up a room. (h) ilerlemek, gelişmek, düzelmek, yoluna girmek, iyiye doğru gitmek.
    Business is beginning to pick up. (i)
    k.d. tanışarak hemen sıkı fıkı ahbap olmak,
    argo tavlamak.
    He picked up a girl in the movies last night. (j)
    argo tutuklamak, enselemek, tevkif etmek.
    They picked him up for vagrancy. (k)
    argo satın almak, bulmak, elde etmek.
    She picked up some nice shoes on sale. (l)
    k.d. (başkalarına ait faturayı, örneğin lokantada arkadaşlarının hesabını) ödemek. (m) kapmak, kısa zamanda elde etmek.
    pick up a language: kısa zamanda bir dil öğrenmek. (n) (fırsat vb.) yakalamak, kaçırmamak.
    pick up a bargain: kelepiri yakalamak. (o) tekrar başlamak, (bıraktığı yerden) devam etmek.
    to pick up a conversation (after an interruption): (kesintiden sonra) söze kaldığı yerden devam etmek. (p)
    pick up and leave: pılıyı pırtıyı toplayıp acele savuşmak.
kucağına almak Fiil
can simidini yakalamak Fiil
bir piknikten sonra atılan çöpleri toplamak Fiil
(US) bagaj dağıtım yeri
rastlantısal tanışıklık
manyetik ses alıcı
ivme, hızlanma, hız kazanma (motor, otomobil vb.).

cartridge ile ayni anlama gelir. pikap: dönen plaktan iğneye geçen titreşimleri elektrik akımına
çeviren kristal, seramik veya magnetik düzen.
Elektrik-Elektronik
pickup truck ile ayni anlama gelir. küçük kamyon, pikap.
(a) vericinin mikrofon/ses girişi, (b) alıcı/kaydedici düzen, (c) yayının yapılacağı/mikrofon ve kameranın
bulunduğu yer, (d) TV de tarama düzeni, (e) interference.
(Beyzbolde) yere düşen topu kapıp atma.
gelişme, ilerleme/düzelme/iyileşme.
a pickup in business/in health.
canlandırıcı/ferahlatıcı/kuvvetlendirici şey.
avlanacak keklik, tav, umumî bir yerde rastlanıp kısa süreli aşk macerası için tavlanan kimse.
(taşıta) yük/yolcu alma.
(taşıta alınan) yük, yolcu vb.
devşirme, mahallen tedarik edilen kimselerden oluşan.
kamyonet İsim, Ulaşım
iyi iş yapmak Fiil
açık artırmada kelepir bir iş yapmak Fiil
bir radyo yayınını yakalamak Fiil
arabayı yedeğe almak Fiil
kavga çıkarmak Fiil
alışkanlık edinmek Fiil
çat pat İngilizce öğrenmek Fiil
bir dil kapmak Fiil
geçimini sağlamak Fiil
yeni bir işe girmek Fiil
masrafların bir kısmına katılmak Fiil
kavga çıkarmak Fiil
(Br) kıt kanaat geçinmek Fiil
kazazede mürettebatı kurtarmak Fiil
telgraf almak Fiil
biriyle tanışmak Fiil
birinin dağıttığı yeri toplamak Fiil
birinin dağınıklığını toplamak Fiil
birinin arkasını toplamak Fiil
(iş) düzelmek Fiil
eski bir yağlıboya tablo düşürmek Fiil
posta toplama ve sevkıyat servisi
bilgi kırıntıları toplamak Fiil
radara yakalanmak Fiil
alıcı film kamerası
içinde uyunabilen ve kamp teçhizatının depolanabileceği kamyonet
ucuz satın almak Fiil
ışıldaklarla düşman uçaklarını tesbit etmek Fiil
çiçek koparmak Fiil
üç beş kuruş kazanmak Fiil
ucuz ele geçirmek Fiil
sudan ucuza almak Fiil
işte yukarı çıkış
şikâyet başvurularında artma
sipariş artışı
kârda artış
bir reklam için yaratılmış reklam malzemesinin değişik bir biçimde başka bir reklamda kullanılması
kendi kendini yetiştirme yöntemi
havadis öğrenmek Fiil
haber toplamak Fiil
bilgi edinmek Fiil
şüpheli kişilerin tutuklanması
(a) anlamak, kavramak, farketmek, takdir etmek, (b) yapmaya/kullanmaya başlamak.
demir almak Fiil
hissetmek Fiil
birşeye dönüp daha ayrıntılı tartışmak Fiil
anlamak Fiil
birşeyi ayrıntılandırmak Fiil
birşeyi açmak Fiil
fark etmek Fiil
bir şeyi telafi etmek Fiil
sokaktan öğrenmek Fiil
(devletlerarası) suçluları geri verme sözleşmesi
(anten) alış kabiliyeti
kâr etmek Fiil
lu caddeyi takip etmek Fiil
(US) 8 numaralı caddeden gitmek Fiil
birini gidip karşılamak Fiil
bilgi kırıntıları toplamak Fiil
birini yakalamak Fiil
birini yatağa atmak Fiil
birini arabayla almak Fiil
birini içeri atmak Fiil
birini tavlamak Fiil
birini içeri almak Fiil
birini gözaltına almak Fiil
birini evinden almak Fiil
yan bir iş de öğrenmek Fiil
hızlanmak Fiil
daha hızlı gitmek Fiil
derleyip toparlamak Fiil
hızlanmak Fiil
daha hızlı gitmek Fiil
güç kazanmak Fiil
(borsada fiyatlar) yükseltmek Fiil
kabineyi kurmak Fiil
meydan okuyanın davetini kabul etmek Fiil
bir eserde hatalar bulmak Fiil
birşeye eskisi gibi devam etmeye çalışmak Fiil
birşeyi yeniden normale döndürmeye çalışmak Fiil
birşeyi eski haline döndürmeye çalışmak Fiil
(lokantada vb.) hesabı ödemek.
bir konuya yeniden dönmek Fiil
bıraktığı yerden devam etmek Fiil
kaldığı yerden devam etmek Fiil
alıcı mikrofon
(US) pikap kamyonet
birinin manevrasını alt etmek Fiil
tanışmak Fiil
birinin kalkınmasına yardım etmek Fiil
Hiç farkına varmadım.
Hiç farketmedim.
(a) düelloyu/mücadeleyi (veya meydan okuma şeklindeki daveti) kabul etmek, (b) bir kimseyi/fikri savunmak.

throw down the gauntlet = gantlet: meydan okumak.
canlandırıcı içki ya da ilaç
ferahlık verici bir olay
birinin kendini daha iyi hissetmesini sağlamak Fiil
birine iyi gelmek Fiil
birini iyileştirmek Fiil
birini söylediği birşey için azarlamak Fiil
birini kınamak Fiil
birini azarlamak Fiil
birine kızmak Fiil
birini eleştirmek Fiil
açık saçık konuşmak Fiil
ayağa kalkmak Fiil
yerden kalkmak Fiil
düştüğü yerden kalkmak Fiil
toplama
otomobil çekicisi