1. Fiil (ışık/ses/ısı vb.) yansı(t)mak, akset(tir)mek.
    be reflected: yansımak.
    The mirror reflected
    her beautiful image. Trees reflected in the water. This speaker reflected public opinion.
  2. Fiil (aynada/suda) hayalini göstermek, görüntülemek.
  3. Fiil sonuçlanmak, sonuç vermek, sahibine rücu etmek, geri tepmek.
    reflect on someone: birine kabahat
    bulmak, kabahatı birine atmak.
    reflect credit on someone.: birine şeref/onur kazandırmak.
  4. Fiil düşünmek, düşünceye dalmak, tefekkür etmek.
    reflect on/about sth: bir şey üzerinde/ hakkında düşünmek.

    I never reflected whether it was possible: Mümkün olup olmadığını asla düşünmedim.
    He never reflected that she might not be at home: Onun evde olmayabileceğini hiç aklına getirmedi.
  5. Fiil, Anatomi katlanmak, kat/kırışık teşkil etmek.
yansıtmak Fiil
birini kötülemek Fiil
birinin şerefine çamur atmak Fiil
…e olumlu şekilde yansımak Fiil
İdarenin tutumunu yansıtmak Fiil
şüphe/itimatsızlık göstermek.