bir şeyle ilgilenmek
Fiil
yarın ilk işi bu olmak
Fiil
birşeyi sağlama almak
Fiil
birşeyi garanti altına almak
Fiil
birşeyi garantilemek
Fiil
birşeyi biri için yapmak
Fiil
birşeyi güvenceye almak
Fiil
birşeyden emin olmak
Fiil
birşeyi birinin yerine yapmak
Fiil
bagaja göz kulak olmak
Fiil
birisinin gittiğine sevinmek.
I'll be glad to see the back of him: Giderse sevineceğim/memnun
olacağım (Yüzünü şeytan görsün!).
ağaçlar yüzünden ormanı görememek (tek tek ayrıntılarla uğraşmaktan bütünü görememek)
Fiil
ağaçların yüzünden ormanı görememek
Fiil
turist gibi gezip dolaşmak
Fiil
bir durumu sağ salim atlatmak
Fiil
bir zorluğu atlatmak
Fiil
bir zorluğun üstesinden gelmek
Fiil
birşeyi görecek kadar uzun yaşamak
Fiil
ömrü birşeyi görmeye yetmek
Fiil
birşeyi görecek kadar yaşamak
Fiil
aynı fikirde olmak, her hususta anlaşmak.
tamamıyla aynı fikirde olmak, anlaşmak, uyuşmak, mutabık olmak.
He and his brother see eye to eye.
bir işi sonuna kadar götürmek
Fiil
(a) uygun/münasip/muvafık görmek.
She may see fit to ignore the whole incident. (b) acele karar
vermek (ekseriya yanlış/uygunsuz karar).