zor/müşkül durumda kalmak, çıkmaza saplanmak, yolda/parasız/çaresiz kalmak.
He was stranded in the
middle of nowhere: Bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde kalakalmıştı.
birini yüzüstü bırakmak.
vasıtasız
yükümlenilen maliyet
denizin attığı enkaz
denizin attığı enkaz
işsiz gemi tayfası İsim
yabancı bir ülkede muhtaç durumda kalmak Fiil
yakıt kalmadığı için yolda kalmak Fiil