1. salla(n)mak, salıncakta salla(n)mak.
    to swing to and fro =
    swing backwards an forwards:
    ileri geri sallanmak.
    to swing hips (in walking) : (yürürken) kalçalarını kıvırtmak.
  2. eksen etrafında dönmek.
    The car swung round: Otomobil tekerlekleri kayıp geri döndü.
    The car
    swung round the corner: Otomobil köşeyi dönüverdi.
  3. elinde (daire çizecek şekilde) sallamak.
    to swing a club around one's head.
  4. salınmak, salınarak yürümek.
  5. (uçak motorunu çalıştırmak için) pervaneyi el ile döndürmek.
  6. dolap çevirmek, işleri kendi istediği şekle sokmak, becermek.
    to swing votes: oyları kendi lehine
    çevirmek.
    swing a business deal: pazarlığı kendi lehine çevirmek.
    to swing it on someone: birisini kafese koymak/aldatmak.
  7. idare etmek, işletmek, döndürmek, tedvir etmek.
  8. (a) canlı/neşeli olmak.
    She may be 45, but she swings: Yaşı belki 45 ama hâlâ canlı ve neşeli.
    (b) hovardalık etmek, daldan dala konmak, (c) eşlerini paylaşmak, (çiftler).
  9. (darağacına) asılmak, idam edilmek.
    to swing for a crime: bir cinayet yüzünden asılmak.
    He
    shall swing for it: Bu işin sonunda darağacına gidecek.
  10. swing up: sallandırmak, asmak, salıncakta sallamak.
  11. sallanış, sallan(dır)ma, salınma.
    walk with a swing: salınarak yürümek.
  12. salınım, sarkacın genliği.
  13. (şiirde/müzikte) hareket/canlılık/kıvraklık.
    song that goes with a swing: canlı/hareketli/kıvrak şarkı.
  14. hareket serbestisi.
  15. ilerleme, terakki.
    in full swing: tam faaliyette, en canlı ve hareketli durumunda.
    to get into
    the swing of the things: işleri yoluna koymak, tam hızla faaliyete geçirmek.
    everything went with a swing: her şey tam yolunda gitti.
  16. (işçiler için) nöbet, vardiya.
    swing shift
    ABD fabrikada gece vardiyası (saat 16-24 arası).
  17. salıncak, salıncak gibi olan şey.
  18. bir çeşit dans: sving.
    swing music: sving müziği.
  19. sallanan, salınan.
  20. bir seçimin sonucunu etkileyici.
  21. yedek, gerekince başkalarının görevini alabilen.
tam faal durumda
tam gaz devam etmek Fiil
en son noktasına varmak Fiil
en civcivli zamanında olmak Fiil
(US) iyi fırsat
dikmek Fiil
hareket serbestisi
bütün gücüyle (çalışmak).
tam faaliyet, geniş ölçüde hareket, tam kapasite.
The meeting was in full swing when we arrived. İsim
son hızla/süratle, bütün gücü ile.
He ran full swing. İsim
hareket serbestliği.
to be given full swing. İsim
(işyeri) tam faaliyete geçmek Fiil
çocuğu salıncakta sallamak Fiil
tam faaliyette
en canlı ve hareketli durumda
(US) uzun bir süre içinde pazar gelişimi
sallandırmak Fiil
(US) konjonktür hareketi
piyasada konjonktürün tersine dönmesi
(US) havanın dönmesi
salına salına yürümek Fiil
seçim sırasında seçmenleri kendi tarafına çekmek Fiil
bir kapıyı hızla açıp merkezi etrafında gidip gelmesine bırakmak Fiil
yönetim kurulunda çoğunluğa sahip olmak Fiil
(US) çoğunluğa sahip olmak Fiil
eski yerine dönmek, rücu etmek.
Public opinion swings back: Kamuoyu aleyhe dönüyor.
bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü.
swıng kredisi
kısa vadeli dış kredi
yaylı çizgi: dash işareti.
çarpma kapı
iki tarafa açılır kapanır kapı
vergi gelirinde istikrarsızlık
faaliyete geçmek Fiil
becermek Fiil
kotarmak Fiil
kamuoyunun tersine dönmesi
(politika) partiler arasında gidip gelme
(otomobil) bir yan sokaktan aniden çıkmak Fiil
tekerleksiz saban.
(araba) yüz seksen derece tersine dönmek Fiil
(fabrika) dinlenme salonu
açıkça onaylamamak Fiil
(US) seçmen bölgesini sık sık ziyaret etmek Fiil
sık sık fikir değiştirmek Fiil
(otomobil) dönemeci hızla almak Fiil
birden sağa yönelmek Fiil
yardım vardiyası İsim
(US) fabrikada gece vardiyası (16 : 00-24 : 00
(US) yardım vardiyası İsim
tokmak
hastalık taslamak, temarüz etmek.
uçak pervanesini harekete getirmek Fiil
oyları tersine döndürmek Fiil
oyları tersine döndürmek Fiil
sola dönmek Fiil
anlaşmazlıkları karara bağlayacak oy kullanmak Fiil
kararsız seçmen İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
kararsızlar İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
hareketli kanatlı uçak
anlaşmazlıkları karara bağlayacak oyu kullanmak Fiil
tam bolluk içinde yaşamak Fiil
kıpırdayacak yer yok
caz müziğini iyi çalmak Fiil
darbe vurmak Fiil
yumruklamak Fiil
birine yumruk atmak Fiil
(a) kımıldanacak yer yok (çok dar yer), (b) iğne atsan yere düşmez (çok kalabalık).
jitterbug
swing credit