1. gelgit, met ve cezir.
    ebb/falling tide: gidim, inme, cezir.
    flood/rising tide: gelim, kabarma,
    met.
    The tide is coming in: Sular yükseliyor.
    The tide is going out: Sular alçalıyor.
    high tide: gelim/met.
    low tide: gidim/cezir.
    neap tide: az olan gelgit.
    spring tide: çok olan gelgit.
    tide gate: havuzun gelgit kapısı, gelgit akıntısının kuvvetli olduğu yer.
    tide-gauge: gelgit ölçeği.
    tide lock: gelgit etkisi altında olan limanda gemi havuzunun su düzeyini koruyan kapı.
  2. gelgit akıntısı.
  3. (bkz: flood tide ).
  4. akıntı, akış, akım, cereyan.
    go against the tide: akıntıya karşı gitmek.
    go with the tide:
    akıntı ile gitmek, herkes gibi davranmak, kalabalığa uymak.
    ride on/with the tide: akıntıya kapılmak, akıntı ile ilerlemek.
  5. değişme.
    the tide of the seasons: mevsimlerin değişmesi.
  6. eğilim, temayül, yön, doğrultu, istikamet.
    the tide of international events.
  7. kritik/tehlikeli dönem.
    The tide of her illness is at its height.
    The tide has turned:
    Kritik dönem atlatıldı/işler yoluna girdi.
  8. mevsim, zaman, vakit, saat.
    wintertide: kış mevsimi.
    eventide: akşam vakti/saati.
    Christmastide:
    Noel zamanı.
    Time and tide wait for no man: Kaçırılan fırsat bir daha ele geçmez.
  9. fırsat, vesile, uygun zaman.
  10. süre, müddet.
  11. (gelgit gibi) yükselip alçalmak.
  12. akıntı ile sürüklenmek.
  13. gelgit yardımıyla limana girmek/çıkmak.
  14. vaki olmak, vukubulmak, zuhur etmek.
güçlüklerine hâkim olmak Fiil
suların en yüksek olduğu zaman
gel-git değişmesi
agger İsim
med-cezir İsim
deniz sularının sahilden çekilmesi
cezir Denizcilik
çekilme
inme
flood ile ayni anlama gelir. met, kabarma, deniz suyunun yükselmesi.
met, kabarma. İsim
en yüksek noktasına erişen met. İsim
tepe, doruk, zirve. İsim
(gelgit olayında suların) yükselmesi
akıntıya karşı kürek çekmek Fiil
yarı-gelgit, yarım met. İsim
kabarma, met: gelgitte suların en yüksek olduğu zaman. İsim
doruk, en yüksek nokta, evci bâlâ, son mertebe/derece. İsim
yükselmekte olan deniz suları İsim
rüzgâr akıntısı, rüzgâr yönünde akan akıntı.
cezir, inik deniz. İsim
suların en alçak olduğu zaman. İsim
bir şeyin en düşük/alçak olduğu nokta.
His spirits were at low tide . İsim
ortalama su düşüklüğü
neap ile ayni anlama gelir. az-gelgit: ayın birinci ve ikinci dörttebir görünüşünü izleyen günlerde
vukubulan ve alçalma/yükselmenin en az olduğu gelgit/met-cezir.
öğle
suların çekilmesi
kızıl gelgit: çok sayıda mikroskopik kamçılıların kızıl kahverengine boyadığı deniz suyu. İsim
yükselen sular
(a) yeni ay ve dolunaydan hemen sonra meydana gelen yüksek met, (b) akın, hücum, tehacüm, bolluk, bir
şeyin en bol zamanı.
a spring tide of prosperity: servet/refah bolluğu.
olaylara karşı koymak Fiil
met Denizcilik
gelgit
gelgit olayının en üst noktası İsim
işlerin yoluna girmesi
olayların akışını tersine çevirmek.
the tide has turned: (a) akıntı değişti, (b) talih döndü.
olayların akışını tersine döndürmek.
gelgit günü
havuzun gelgit kapısı
gelgit akıntısının kuvvetli olduğu yer
su seviyesini gösteren alet
mükemmelleştirmek Fiil
tamamlamak Fiil
gelgit etkisi altında olan limandaki gemi havuzunu inmeden koruyan kapı
gelgit işareti
kişinin yüzü
boynu ya da bedeninin yıkanmış ve yıkanmamış bölümleri arasındaki çizgi
olayların akışı
sıkıntılı/müşkül zamanı atlatmak/hafifletmek.
tide over something: müşkül durumdan kurtulmak,
sıkıntıyı atlatmak.
$5,000 will tide us over the winter: 5,000 dolarla kışı atlatırız.
gelgit havuzu (Kaynak: Evrim Çalışkanları) İsim, Biyoloji
gelgit habercisi
hızlı gelgit akıntısı. İsim
tideway İsim
birine yardım etmek Fiil
birini desteklemek Fiil
deniz gümrük müfettişi
nehir yukarı gitmek Fiil
gelgit suları İsim
su baskını bölgesi
gelgit yatağı/kanalı. İsim
kanaldan gelgit akıntısı. İsim
tideland İsim
belirli yerlerde suyun kabarma alçalma durumunu ve miktarlarını veren çizelgeler İsim
kamuoyunun değişmekte olduğunu görmezlikten gelmek Fiil