1. (a) yardım dilemek, başvurmak, müracaat etmek.
    not to know where to turn: nereye başvuracağını
    bilememek. (b) kolları sıvamak, işe girişmek, gayret etmek.
    We'd better turn to and clean up this place. (c) dönüşmek, çevrilmek, olmak.
    The rain turned to snow: Yağmur kara çevrildi.
    The ice turned to water: Buz eriyip su oldu. (d) (belirli bir sayfayı) açmak.
hesabı ödeme sırası kendine gelmiş olmak Fiil
(bir şeyi) kendi lehine çevirmek Fiil
sapmak Fiil
bir sözlüğe başvurmak Fiil
bir doktora başvurmak Fiil
değerlendirmek Fiil
yararlanmak Fiil
başka bir konuya geçmek Fiil
faydalanmak Fiil
kıbleye dönmek Fiil
özel sermaye kaynaklarına başvurmak Fiil
kâra çevirmek Fiil
birine bir iyilik yapmak Fiil
biraz daha sıkıştırmak.
ağırlaşmak Fiil
ak düşmek Fiil
kısmak Fiil
her şeye eli yatmak Fiil
acılaştırmak Fiil
olmuş, tam pişmiş.
tam kararında pişmiş.
işini iyi bilmek Fiil
kılı kıpırdatmamak
birine yardım etmek için kılını kıpırdatmamak Fiil
(a) (hayvanı) çobana katmak, çayıra/otlağa/otlamaya göndermek/çıkarmak.
Put/turn a horse out to grass:
atı çayıra çıkarmak. (b)
k.d. (birisini mecburen) emekliye ayırmak.
birine bir iyilikte bulunma
(allem edip kallem edip) maksadına erişmek, istediğini elde etmek, işini görmek.
başarıyla sonuçlanan bir spekülasyon
kamanço etmek (argo) Fiil
darılmak, güvenmek, küsmek.
...'i görmezden gelmek Fiil
...'i görmezlikten gelmek Fiil
dinlemek istememek, kulak asmamak, aldırmamak, hiçe saymak.
None so deaf as those who won't hear:
İşitmek istemeyen kadar sağır olamaz.
işitmemezlikten gelmek, kulak asmamak, aldırmamak, umursamamak.
işitmezlikten gelmek, kulak asmamak, kulak arkasına atmak.
yalvarmaları duymazdan gelmek Fiil
işitmezlikten gelmek Fiil
birinin talebini iyi karşılamak Fiil
gazı pilot aleve kısmak Fiil
bulguları değerlendirmek Fiil
anahtar teslimi hazır devretmek Fiil
birinin dikkatini bir şeye yöneltmek Fiil
dikkatini bir şeye yöneltmek Fiil
(a) öğrenmeye/alışmaya çalışmak, (b) bir işi ele almak, (c) becerikli olmak, eli her işe yakışmak.
eli her işe yatkın olmak Fiil
elini bir işe atmak Fiil
bir işe koyulmak Fiil
hayvanları çayıra bırakmak Fiil
değişiklik olsun diye bir konferansa gitmek Fiil
çıkmak Fiil
büyük şehir haline gelmek Fiil
iyi şoför olduğu meydana çıkmak Fiil
haksız çıkmak Fiil
avantaj olduğu ortaya çıkmak Fiil
haklı çıkmak Fiil
tanıdık çıkmak Fiil
birinin aleyhine olmak Fiil
doğru olduğu meydana çıkmak Fiil
boşa çıkmak Fiil
yanlış çıkmak Fiil
birinin yararına olmak Fiil
birine hoş geldine çıkmak Fiil
işini haleflerine devretmek Fiil
bir çırağı başka bir ustaya devretmek Fiil
birinin çırağını başka birine devretmek Fiil
(üretim) başka işler için ayarlamak Fiil
özelleştirmek Fiil
birinin dikkatini bir şeye çevirmek Fiil
bir şeyden yararlanmak Fiil
bir şeyden yararlanmak Fiil
birşeyden azamî yararlanmak.
birşeyden fırsat çıkarmak Fiil
birşeyi fırsata çevirmek Fiil
birşeyi fırsata dönüştürmek Fiil
birşeyi kendi lehine çevirmek Fiil
birşeyi fırsata çevirmek Fiil
birşeyden fırsat çıkarmak Fiil
birşeyi kendi lehine çevirmek Fiil
birşeyi fırsata dönüştürmek Fiil
boca etmek Fiil
boca alabanda
yararlanmak, faydalanmak, istifade etmek.
He can turn everything to account: O herşeyden yararlanmasını bilir.