1. (belirli bir yılın/bağın) ürünü.
    The vintage last year was harmed by disease.
  2. bir mevsimin bağ mahsulü.
  3. fevkalâde iyi mevsimden, şarabı çok iyi olan yıla ait.
    a vintage year: şarap mahsulü çok iyi olan
    yıl.
    of the vintage of 1964: 1964 yılı şarabı.
  4. bağ bozumu, üzüm toplama/şarap yapma (mevsimi).
    All the people from the surrounding villages come to help with the vintage.
  5. şarapçılık, şarap yapma.
  6. (belirtilen) yılda yapılan, … modeli.
    a car of 1952 vintage .
  7. seçkin, seçme, en iyi cins, kaliteli.
    vintage wine: en iyi cins şarap.
    This has been a vintage
    year for the theater in Ankara; so many good plays have been produced. This piece of music is vintage Brahms.
  8. eski, modası geçmiş.
    vintage car: eski (1914'ten önceki) otomobil.
eski otomobil
mükemmel konuşmacı
eski gazete raporu
eski spor otomobil
çok iyi kalite şarap