1. Fiil fısıldamak, fısıltı ile konuşmak.
    Stop whispering, say whatever it is out loud: Fısıldama da ne söyleyeceksen açıkça söyle.
  2. Fiil kulağına söylemek.
  3. Fiil gizli konuşmak.
  4. Fiil kulaktan kulağa söylenmek, gizlice yayılmak.
    His adventures have been whisper ed through the village:
    Onun maceraları köyde kulaktan kulağa söylendi.
  5. Fiil (yaprak, ağaç, su vb.) hışırdamak, fışıldamak, şırıldamak.
    The wind whispered in the pines.
  6. İsim fısıltı.
    She spoke in a whisper.
  7. İsim (kulaktan kulağa) fısıldanan şey, söylenti, şayia, dedikodu.
    I've heard a whisper that old Bill's going to lose his job.
  8. İsim hışırtı, fışıltı, şırıltı.
    The whisper of leaves in the wind.
  9. İsim ima.
fısıldamak Fiil
tıslama
sahnede aktörün seyircilerce kolayca işitilen fısıltısı
ağız ağıza vermek Fiil
gizlice bir hikâye anlatmak Fiil
biri aleyhinde fiskos yapmak Fiil
fısıldamak Fiil
fıslamak Fiil
ağızıni sıkı tutmak Fiil