1. bağırma(k), haykırma(k), feryat (etmek).
    "Stop it!" he yelled.
    To give a yell: haykırmak,
    gürlemek.
    Don't yell at me like that! Bana öyle bağırma!
    He yelled (out) orders at everyone: Bağırarak herkese emirler veriyordu.
  2. çığlık (atmak), (acıdan/korku ile) çığlığı koparmak, acı acı/avaz avaz bağırma(k).
    She was yelling
    her head off: Avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
  3. (tempo ile taraf tutarak) bağırma(k), bağırıp çağırma(k).
    to yell with laughter: (gürültülü) kahkahalarla
    gülmek.
    A yell of laughter: gürültülü kahkaha.
  4. (okullarda vb.) teşvik için bağırarak tempo ile söylenen söz.
avazı çıktığı kadar (bağırmak)
nara atmak Fiil
birine kızmak Fiil
birine bağırmak Fiil
birini azarlamak Fiil
birine seslenmek Fiil
Bağırmana gerek yok.