görünme, meydana çıkma, zuhur, sahneye çıkma/çıkış.
Her first appearance as an actress: Artist
olarak ilk sahneye çıkışı.
to make one's first appearance: başlamak.
Noun
görünüş, hal.
a man of noble appearance: asil görünüşlü bir adam.
to have a good appearance:
göze hoş görünmek.
in appearance: görünüşe göre, haricen.
the appearance of the streets: sokakların hali.
One should not judge by appearance: Görünüşe aldanmamalı.
Noun
benzeyiş, benzerlik, müşabehet.
Noun
hazır bulunma, isbatı vücut etme.
Noun, Law
(kitap vb.) yayınlanma, intişar.
Noun
görüngü, zahirî görünüş, varlığın gözlemciye duygusal yönden/hadsî olarak görünüşü.
Noun, Philosophy
bir hukuk davasıyla ilgili olarak tutuklanan bir davalının mahkeme celbinin iadesi için saptanan zamanda
mahkemeye çıkması için ödenen kefalet
mahkemede hazır bulunma
Noun, Law
mahkemede vekaleten temsil edilmek
vekilini göndererek kendini temsil ettirme
avukat vasıtasıyla mahkeme huzuruna çıkma
vekaleten duruşmada bulunma
mahkemede vekaleten temsil edilmek
üstüne başına dikkat etmemek
Verb
cameo görüntü
Noun, Cinema
mahkeme celbiyle mahkeme huzuruna çıkma
şahsen mahkeme huzuruna çıkma
televizyona çıkma sıklığını azaltmak
Verb
isbat-ı vücut etmemek
Verb
mahkemede ispat-ı vücut etmeme
endişelerini neşeli bir görünüm arkasına gizlemek
Verb
endişelerini neşeli bir görünüm arkasında gizlemek
Verb
mahkeme huzuruna çıkmak
Verb
davalının davaya cevabının zapta geçirilmesi
davalının mahkemenin yetkisini kabul ederek duruşmaya gelmesi ya da kendisini bir vekil veya bazı durumlarda
kanuni temsilci ile temsil ettirmesi
konuk sanatçıların sahneye çıkması
görünüşe bakarak hüküm vermek
Verb
gelmek.
He didn't make an appearance until after midnight: Ancak gece yarısından sonra geldi.
mahkemenin davetine icabet etmemek
Verb
isbat-ı vücut etmemek
Verb
mahkeme huzuruna çıkmak
Verb
ilk olarak sahneye çıkmak
Verb
ilk olarak halk ortasına çıkmak
Verb
düşmanlığını dostluk maskesi ardına gizlemek
Verb
bir film artistinin sinema veya tiyatroya şahsen gelmesi.
(sanatçının) sahneye çıkması
şöyle bir görünmek, (kısa bir süre için) uğrayıvermek.
The author put in an appearance at the cocktail party on his way to dinner.
davalının davetiyeyi aldıktan sonra belirli bir süre içinde mahkemeye gelmesi
mahkemeden davetiye alan davalının tebligatının usulsüzlüğü veya yetki itirazında bulunmak üzere ilk celsede hazır bulunması
hakkın var gibi görünmesi
davaya cevap verme süresi
davalının mahkemenin kaza yetkisini tanıyıp duruşmaya çıkmak niyetinde olduğunu belirten yazıyı vermesi
gönüllü olarak mahkeme huzuruna çıkma
Noun