turist mevkiinin üzerindeki mevki
sınıf.
class differences can divide a nation. Our class will graduate next year. A first class hotel.
class-book: (a) defter, (b) sınıf albümü.
class-list(s): (a) sınıf öğrencileri listesi, (b) üniversitede derecelere göre sınav sonuçları listesi.
zümre, tabaka, kast.
lower class: avam tabakası.
middle class: orta tabaka.
upper class:
eşraf, yüksek tabaka.
working class: çalışan zümre, işçi sınıfı.
the governing/ruling class: yöneten sınıf/zümre, hâkim zümre.
Are the ruling classes the enemies of the people?
tür, cins, nevi, çeşit.
I don't know whether this animal belongs in the fish or reptile class?
grup, takım, bölük, bölüm.
ders, kurs, ders saati/süresi.
evening class(es): gece okulu/kursu.
The French class. What time does the next class begin?
take/give a class: ders vermek.
to attend a class: derse devam etmek, derste bulunmak.
(tren, uçak vb.) mevki.
First class (ticket) to London, please.
zarafet, kibarlık, üstünlük, mükemmellik.
I like the look of that girl, she's got real class:
O kız çok hoşuma gidiyor, cidden kibar bir görünüşü var.
high class: birinci sınıf, mükemmel.
no class: âdi, bayağı, pespaye.
He's got class!
hkr. Mükemmeldir! Eşi yoktur!
bir okuldan/üniversiteden belirli bir yılda mezun olanlar.
We were both members of the class of 1948. He got his degree from ITU, class of '63.
üniversite sınavlarında alınan) derece, not.
What class (of degree) did you get: first, second or third?
kur'a.
The class of 1951: 51 kur'ası.
Military
sınıflandırmak, tasnif etmek, sınıflara bölmek/ayırmak, gruplandırmak.
bir sınıfa/zümreye mensup olmak/girmek.
Those who class as believers.
bir grup adına açılan dava
(US) bir grup adına açılan dava
sınıfsal düşmanlık
Noun, Sociology
sınıf mevcudu
Noun, Education-Training
sınıfsal temel
Noun, Sociology
seri halinde çıkarılmış hisse senetleri
Noun
sınıfının bilincinde olan
sınıfınin bilincinde olma durumu
sınıf bilinci: mensup olunan toplumsal sınıfın özellik, kimlik ve isteklerinin kavranması ve durumlarının
iyleşmesine yönelik dayanışma duygusu.
Noun
sınıfsal işbirliği
Noun, Sociology
mezuniyet (kutlama) günü.
Noun
(US) fevkalade masrafların düşülmesi
sınıf farkı
Noun, Sociology
sınıf farklılığı
Noun, Sociology
sınıfsal farklılık
Noun, Sociology
sınıf ayırımları: toplumsal sınıfları birbirinden ayıran gelir, servet, düşünüş, eğitim, yaşama biçimi vb. arasındaki farklar.
Noun
sınıf özcülüğü
Noun, Sociology
ders notu
Noun, Education-Training
belli bir sınıfa duyulan kin
belli bir sınıfa duyulan nefret
ders saatleri
Noun, Education-Training
sınıfsal eşitsizlik
Noun, Sociology
sınıfsal çıkarlar
Noun, Sociology
(okul) sınıfta alınan ders yükü
belirli ya da müşterek özel ilgi alanı olan okuyuculara yönelik dergi
toplu anlam: dilbilgisi bakımından aynı sınıfa giren sözcüklerin ortak anlamları: çoğulluk, tekillik vb. gibi.
Noun
aynı seriden hisse senetlerine sahip hissedarların toplantısı
(kütüphanecilikte) tasnif numarası: kitabın raftaki yerini belirten numara.
Noun
(US) hisse senetleri sınıfı
sosyal sınıfla ilgili önyargı
müşterinin kabul ettiği çok yüksek fiyat
sınıfsal ayrıcalık
Noun, Sociology
(tren) sınıf değerlendirme
sınıf kavgası: savaş haline dönüşmüş sınıf çatışması.
Noun
sınıf mücadelesi: Marksist düşünceye göre kapitalistlerle işçiler arasında politik ve ekonomik güç kazanmak
için sürdürülen mücadele.
Noun
sınıf mücadelesi
Noun, Sociology
sınıf sistemi
Noun, Sociology
sınıf öğretmeni
Noun, Education-Training
ders programı
Noun, Education-Training
okul gezisi
Noun, Education-Training
sınıf gezisi
Noun, Education-Training
(uçakta) birinci sınıf ile ekonomi sınıfı arasındaki mevki
sınıf mücadelesi doktrini
birinci mevki/sınıf/derece/rütbe vb..
Noun
(tren, uçak, vapur vb.) birinci/lüks mevki.
Noun
(bazı koşulları sağlayan) posta müraselâtı, birinci sınıf posta (mektup, kart vb.).
Noun
ivedi mektup vesair posta maddeleri
Noun
eş-türler sınıfı: dil bilgisi bakımından aynı görev ve özellikleri taşıyan sözcüklerden oluşan sınıf: isim, sıfat, fiil, zarf vb.
Noun
(ABD posta sisteminde) ucuz tarifeli (dördüncü sınıf) posta müraselâtı.
fourth-class: ucuz tarifeli,
ucuz /tenzilatlı tarife ile.
spor dersi
Noun, Medicine
beden eğitimi dersi
Noun, Medicine
canlı modellerin resmini yapan sınıf.
Noun
alt tabaka, avam/işçi sınıfı/tabakası.
The lower classes are always with us.
Noun
orta-alt sınıf
Noun, Politics-Intl. Relations
orta sınıf, burjuva, orta tabaka (halk).
Noun
teknik ve yönetim alanında seçkinler grubu
hazırlık sınıfı
Noun, Education-Training
hazırlık sınıfı
Noun, Education-Training
egemen sınıf
Noun, Sociology
hakim sınıf
Noun, Sociology
yönetici tabaka
Noun, Sociology
(a) (tren vb.) ikinci mevki, (b) (posta) âdi, ikinci sınıf, (c) (bazı İngiliz üniversitelerinde başarı
derecesi itibarıyla) ikinci.
sosyal sınıf
Noun, Anthropology
mirasta hak sahibi olanlar
Noun
(a) üçüncü sınıf, (b) üçüncü mevki.
(US) posta'da açık gönderilen matbua
ikinci mevkide seyahat etmek
Verb
sözcük/ kelime sınıfı.
Noun
işçi sınıfı
Noun, Sociology
işçi sınıfı
Noun, Sociology
emekçi sınıf
Noun, Sociology
emekçiler
Noun, Sociology