bir karara boyun eğmek
Verb
bir kararı ertelemek
Verb
kabule şayan karar fonksiyonu
bir kararı teyit etmek
Verb
bir kararın iptalini istemek
Verb
bir kararı temyize göndermek
Verb
bir kararı onaylamak
Verb
uzlaştırma kurulu kararı
Noun, Law
hakem kurulu kararı
Noun, Law
oturulan yerden verilen karar
Meclis kararı
Proper Name
bağlayıcı karar
Noun, Law
yönetim kurulu kararı
Noun, Management
ortaklar kurulu kararı
Noun, Companies Law
ortaklar kurulu kararı
Noun, Companies Law
bir karara varılmasını sağlamak
Verb
karara varılmasını sağlamak
Verb
bakanlar kurulu kararı
Noun
bir kararı uygulamak
Verb
bir mahkeme kararının iktibası
Noun
karar.
come to/reach/make a decision: bir karara varmak, karar vermek.
I'll come to a decision soon. The government will soon announce its decision. My decision is final.
Noun
yargı, hüküm, mahkeme kararı, ilâm.
The judge will give his decision tomorrow.
Noun
emir, irade.
The decision appeared in all the newspapers.
Noun
sebat, azim, tereddütsüzlük, fikrinde direnme, kesin fikir(li olma).
Noun
karar defteri
Noun, Companies Law
karar veren yetkililer
Noun
esas hakkında karar
Noun, Law
riskler ve olası sonuçların çizgisel gösterimi
karar vermede yardımcı olan
gerekçeli karar
Noun, Law
karar vermeyi ertelemek
Verb
sınır dışı kararı
Noun, Politics-Intl. Relations
bir karara itiraz etmek
Verb
karar taslağı
Noun, Management
seçim kararı
Noun, Politics-Intl. Relations
bir kararı onaylamak
Verb
tenfiz kararı
Noun, International Law
bir kararı icra marifetiyle uygulamak
Verb
kararı icra marifetiyle uygulamak
Verb
gerekçeli karar
Noun, Law
mezuniyet kararı
Noun, Education-Training
düşünmeden sallapati verilen karar
hiç düşünmeden ve kendiliğinden alınan karar
bir kararı ertelemek
Verb
bir karara bağlı kalmak
Verb
bir kararı uygulamaya koymak
Verb
bir kararı etkilemek
Verb
karar verememe durumunda olmak
Verb
içtihatları birleştirme kararı
Noun, Law
sözcüksel karar
Noun, Psychology
ortaklar kurulu kararı
Noun, Companies Law
birleşme birleşim füzyon kararı
çok yönlü karar verme (karar vermeden önce bir durumun tüm yönlerini inceleme yöntemi
takipsizlik kararı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
Noun, Law
önceki bir kararı iptal etmek
Verb
bir kararı ertelemek
Verb
bir kararı etkilemek
Verb
vaktinden önce alınan karar
bir an önce karar çıkartmaya çalışmak
Verb
bir kararı düzeltmek
Verb
karar elde etmek için başvurmak
Verb
kararını sonraya bırakmak
Verb
kararı kendine saklamak
Verb
kararını kendine saklamak
Verb
kararı yeniden gözden geçirmek
Verb
oybirliğiyle alınmayan hakem kararı.
bir karara bağlı kalmak
Verb
bir kararı yerine getirmek
Verb
stratejik karar
Noun, Competition Law
bir karara boyun eğmek
Verb
oybirliğiyle karar
Noun, Law
bir mahkeme kararıni onaylamak
Verb