[days]

English Turkish Phrases

30 days sight
30 günlük vade
a few days ago
birkaç gün önce
a nine days'wonder
gelip geçici heyecan
a nine days'wonder
birdenbire meşhur olup kısa zamanda unutulan şey
a three days'grace (for payment of a bill)
bir senedin vadesini üç gün erteleme
account days
mahsup günleri (borsadaki işlemlerin mahsup ve tasfiyelerinin icrası için borsa komitesi tarafından belirlenen tasfiye günleri Noun
adjourn a case for three days
duruşmayı üç gün sonraya ertelemek Verb
adjournment of three days
üç günlük erteleme
allow 28 days for delivery
teslimat 28 günden önce yapılmayacaktır
Ancient of Days
Allah, Yüce Varlık. Noun
arrange to take two days off
iki gün izin ayarlamak Verb
average lay days
ortalama astarya günleri Noun
average lay days
yükleme ve boşaltma zamanı ortalamasını alma hakkı olmak Verb
be counting the days until
iple çekmek Verb
be delivered at three days notice
üç gün önceden ihbarla teslim edilmek Verb
be delivered in five days
beş gün içinde teslim edilmek Verb
better days
daha iyi günler Noun
clear days
net günler Noun
clear days
yükleme limanında umulan hazır olma tarihi
clear days
neta günler (yükleme limanında umulan hazır olma tarihi ihbarında , bildirilmesinde , ilk ve son günlerin
saptanmış zamana eklenmeyeceği koşulu
clear days
ihbarında ilk ve son günlerin saptanmış zamana eklenmeyeceği koşulu
clear days
bildirilmesinde ilk ve son günlerin saptanmış zamana eklenmeyeceği koşulu
clear days
neta günler Noun
clear days
ilk ve son günlerin sayılmadığı süre
clear days
gün olarak tayin olunan ve hesabında ilk ve son günleri dikkate almayan vade veya süre
closing days of the year
yılın son günleri Noun
consecutive days
sıra günler Noun
consecutive days
birbirini izleyen günler Noun
consulting days
konuşma günleri Noun
consulting days
görüşme günleri Noun
Coordination Office for Culture Days/Years
Kültür Günleri/Yılları Koordinatörlüğü Noun, Organizations
days
gündüzleri, her gün.
They slept days and worked nights. Adverb
days accounts receivable
alacak tahsil süresi
days after date
bu tarihten itibaren
days after date
gün sonra
days after sight
ibrazdan sonraki günler Noun
days in bane
duruşma günü
days of creation
yaradılış günleri Noun
days of demurrage
sürastarya günleri Noun
days of demurrage
sürastarya günleri (bir gemi ya da vagonun belirlenen veya tanınan süreden daha fazla alıkonulması
days of frace
atıfet günleri Noun
days of glory
şeref, tantana günleri Noun
days of glory
tantanalı günler Noun
days of grace
(sigorta) yenileme primlerinin ödenmesi için öngörülen süre
days of grace
ek ödeme süresi
days of paid vacation
ödemeli izin günleri Noun
death valley days
ölüm vadisi günleri Noun
death valley days
mali piyasalarda işlem hacminin çok düşük olduğu'kuru'günlerin takma adı
declare ... days of mourning
... gün yas ilan etmek Verb
declare ... days of national mourning
... gün ulusal yas ilan etmek Verb
discount days
iskonto günleri Noun
discount days
iskonto günleri (bankanın senet kırdığı hafta günleri Noun
do something inside of two days
(US) bir şeyi iki gün içinde yapmak Verb
dog days
eyyamı bahur: yazın en sıcak ve nemli günleri (3 Temmuz - 11 Ağustos). Noun
dog days
uyuşukluk dönemi. Noun
end one's days in a workhouse
ahir ömrünü yoksullar evinde geçirmek Verb
end one's days in peace
son günlerini sükûn içinde geçirmek Verb
every few days
iki-üç günde bir
every-five days
beş günde bir Adverb
extend a visit for a few days
bir ziyareti birkaç gün uzatmak Verb
extra lay- days
kiralayanın tazminat vermeden beklemek zorunda olduğu ilave günler Noun
fall on evil days
sıkıntılı/müşkül anlar yaşamak, zorlularla karşılaşmak.
for a stated term days
belirli bir süre için
for days on end
günlerce Adverb
for five days running
beş gün süreyle
halcyon days
sulh ve bereket havası Noun
halcyon days
kış ortasında iyi hava
have 30 days to run
(senet) 30 günlük vadesi olmak Verb
have known better days
iyi günler görmüş olmak Verb
have one's dog days
kötü günler yaşamak Verb
have seen better days
kötü durumda olmak Verb
have seen better days
kötü günler geçirmek Verb
how many days
kaç gün ?
in a matter of days
birkaç gün içinde Adverb
in his school days
öğrencilik günlerinde
in his undergraduate days
öğrencilik günlerinde
in one's school days
öğrencilik günlerinde
in the coming days
önümüzdeki günlerde Adverb
in the days that followed
daha sonraki günlerde Adverb
in the days that followed
müteakip günlerde Adverb
in the days that followed
takip eden günlerde Adverb
in the days to come
önümüzdeki günlerde
in the old days
eskiden
keep away for a few days
birkaç gün uzak kalmak Verb
lay days
(geminin) yükleme ve boşaltma süresi, limanda gecikme günleri.
laying days
istarya
loading days
yükleme yapılan günler Noun
meander through a listless days
durgun günler geçirmek Verb
nine days' wonder
kısa süre ilgi/heyecan uyandırdıktan sonra unutulan nesne.
nonbusiness days
çalışılmayan tatil günleri Noun
not to have touched a food for two days
iki gündür ağzına lokma koymamış olmak Verb
on alternate days
günaşırı
on alternate days
gün aşırı
on stated days
belirli günlerde
one's days are numbered
günleri sayılı olmak Verb
pass a few days with sb
biriyle birkaç gün geçirmek Verb
put in for three days holiday
üç günlük izin istemek Verb
put in for three days leave
üç gün izin için başvurmak Verb
put in for three days'leave
üç günlük izin talep etmek Verb
put in for three days'leave
üç günlük izin zni talep etmek Verb
rain for the three whole days
üç gün durmadan yağmur yağmak Verb
rainy days
yağmurlu günler Noun
rainy days
yağmur lu günler Noun
retain a clear memory of one's school days
okul günlerinin anısını belleğinde canlı tutmak Verb
running days
bir çartır sözleşmesinde birbirini aralıksız olarak takip eden günler Noun
running days
birbirini izleyen günler Noun
running days
Pazar günü dahil
salad days
gençlik çağı.
school days
okul günleri Noun
selling days
satış günleri Noun
seven days'notice
bir haftalık ihbar
ship's discharging days
gemi boşaltma günleri Noun
so many days old
günlük
sorrowful days
acılı günler Noun
take someone back to his childhood days
birini çocukluk günlerine götürmek Verb
take someone back to his childhood days
birine çocukluk günlerini hatırlatmak Verb
the bill has fifteen days to run
senedin vadesi on beş gün sonra geliyor
the days are closing in
günler kısalmak ıyor
There were giants in those days
Atalarımız bizden çok üstün kimselerdi.
thirty days after date
otuz gün vâdeli senet
thirty days after date
otuz gün vadeli senet
this meat will keep up to three days in the fridge
bu et buzdolabında üç gün bozulmadan durur
This old house has seen better days
Bu ev artık eskidi.
undergraduate days
öğrencilik günleri Noun
weather working days
hava durumuna bağlı çalışma günleri Noun
young days
gençlik yılları Noun
youthful days
gençlik dolu yıllar Noun
y's days
gemi boşaltma günleri Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database