bir sözleşmenin önemi olmayan yükümlülüklerini yerine getirmeme
tarihçi için gerekli tarafsızlık
zorunlu, elzem, çok önemli/lüzumlu, zarurî, hayatî (şey).
Discipline is essential in an army.
to be essential: gerekmek, elzem olmak.
It's essential that … : … elzemdir/şarttır.
We can live without clothes, but food and drink is essential to life (for the preservation of life).
temel, aslî, gerçek, hakikî, öz, esas.
essential character: esas mahiyet, öz nitelik.
Her most essential quality is kindness.
learn the essentials: esasını/temel bilgileri öğrenmek.
ıtır/ruh (türünden), (bitki/çiçek vb.) özü+.
doğal, tabiî, fıtrî, kendiliğinden olan.
essential poetry. essential happiness.
en önemli/elzem olan şey, esas, temel (bilgi vb.), öz.
to see the essentials: en önemli şeylerle
meşgul olmak.
the essentials of English Grammar: Temel İngilizce Dilbilgisi.
özsel
Adjective, Philosophy
temel mallar (kabul edilebilir asgari hayat standardı için gerekli sayılan mallar
Noun
zaruri tüketim maddeleri
Noun
birinin politikasının temel niteliği
Noun
esas yiyecek maddeleri
Noun
temel ihtiyaç maddeleri
Noun
(sebebi bilinmeyen) sürekli yüksek kan basıncı.
çiçek özü/ruhu/esansı: çiçeklerden elde edilip parfüm, ilâç vb. yapmakta kullanılan öz.
Noun
hayati bakım hizmetleri
Noun
hayatî bakım hizmetleri
Noun
yaşam için gerekli ev eşyası
Noun
Uçucu yağların imalatı (NACE kodu: 20.53)
Noun, Trades-Professions
steno şart değilse de tercih sebebidir