[miles]

English Turkish Phrases

at a speed of 30 miles an hour
saatte 30 mil hızla
be only 6 miles out of the way
6 mil kadar yoldan içerde olmak Verb
be running at 100 km miles an hour
saatte 100 km hızla gitmek Verb
be still three miles short of one's destination
varacağı yere daha üç mil olmak Verb
be three miles distant from the station
istasyondan üç mil uzakta olmak Verb
cover ten miles
on mil katetmek Verb
forests streching for miles and miles
kilometrelerce uzanan ormanlar Noun
forests stretching for miles and miles
kilometrelerce uzanan ormanlar Noun
go at fifty miles an hour
saatte elli mil gitmek Verb
miles
pek/çok (ileride), fersah fersah, kilometrelerce.
be miles ahead of someone: birini fersah fersah
geçmek, …'den çok ileride olmak.
He was miles out in his calculations: Hesapları baştanbaşa yanlıştı.
The sun went down, but we were miles from home: Güneş battı, fakat biz evden çok (kilometrelerce) uzaktaydık.
miles from nowhere
en yakın yere … mil uzakta, çok uzak, cehennemin dibi.
a lonely island, 2000 miles from nowhere:
en yakın yere 2000 mil uzakta ıssız bir ada.
miles glorious
kabadayı asker, (komedilerde) kendini metheden asker. Noun
not a hundred (or a million) miles from
…'den pek uzak değil, …'e yakın.
not a hundred miles from here
pek yakında
restrict to thirty miles an hour in built-up areas
meskûn bölgeler trafiğinin azami hızını otuz mil ile sınırlamak Verb
stretch for miles
kilometrelerce uzanmak Verb
throttle down a car to thirty miles an hour
arabanın süratini saatte 30 mile indirmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database