karşı tarafın yaptığı teklifin kabulü
iki ürün bir arada ambalajlı
üstü kapalı teklif (genellikle okuyucunun reklama gösterdiği dikkati ölçmek amacıyla , bir reklama göze
batmayacak biçimde yerleştirilmiş bir teklif
bir yatırım şirketinin halka
belli bir süre için sabit fiyat üzerinden menkul değer satması
tüketicinin bir ürünün ambalaj etiketi ya da kutu kapağını getirdiğinde kendisine bir armağan
prim verilmesini ya da bir piyangoya katılımının sağlanmasını içeren teklif
(dükkânın) açılış fiyatları
Noun
kıyas edilebilecek teklif
müşterinin şikâyet etmesi durumunda satılan malın geri alınıp bedelinin ödeneceğinin bildirilmesi
yük piyasasına yapılan teklif
şirket yöneticilerinin hissedarları kabul etmekten caydıramayacakları kadar çekici olan bir şirkete yönelik satın alma teklifi
hoşa gidecek yönleri bulunmak
Verb
birinin teklif ettiğinden daha çok para vermek
Verb
yeni bir ürün ya da hizmetin ilk sunuluşunda satışı teşvik edici fiyat ve koşullar
sunma(k), takdim (etmek), ikram etme(k).
She offered us some of her cookies.
sunuş, sunulan/takdim edilen şey.
teklif (etmek), teklifte/tavsiyede bulunmak, (dikkate) arzetmek.
a firm offer: kesin/kat'î teklif.
job offer: iş teklifi.
to offer a solution to a problem: bir soruna hal çaresi teklif/tavsiye etmek.
He offered to help me: Bana yardım etmeyi teklif etti.
arz (etmek), takdim (etmek), önerme(k), öneri.
offer up: (ibadete/fedakârlığa) kendini adamak, (dua) etmek.
to offer prayers: dua etmek.
He offered (up) a prayer: Tanrıya yalvardı/dua etti.
(ümit vb.) vermek, va'detmek.
The doctor offered me hope.
(savaş) açmak, (muharebeye) girişmek/tutuşmak.
to offer battle.
(mukavemet/şiddet) gösterme(k), (karşı) koymak, dayatma(k), tehdit etme(k), yeltenme(k).
He offered stubborn resistance: İnatla ayak diredi.
He offered to strike me with his cane: Bastonu ile bana vurmaya yeltendi.
The thieves offered no resistance to the policemen: Hırsızlar polise karşı koymadılar.
göstermek, teşhir etmek, meydana çıkarmak.
The enemy offered resistance to our soldier's attack:
Düşman, askerlerimizin taarruzuna mukavemet gösterdi.
(satışa) çıkarmak/arzetmek, piyasaya sürmek.
They offered their house for sale: Evlerini satışa çıkardılar.
(fiyat) vermek/teklif etmek.
He offered $30 for our old TV set.
(şükran/teşekkür) arzetmek.
(fırsat vb.) düşmek, çıkmak, zuhur etmek.
I will come if the opportunity offers: Fırsat bulursam
(çıkarsa/zuhur ederse) gelirim.
offer at: girişmek, teşebbüs etmek.
dua etmek
Verb, Religion-Faith
bir fiyat teklifinde bulunmak
Verb
fiyat teklifinde bulunmak
Verb
bir gözlemde bulunmak
Verb
kefalet teklif etmek
Verb
senetleri iskonto ettirmek
Verb
şirket hisse senetlerini ya da tahvillerini bir ihraç kurumuna satacak yerde
bir menkul kıymet tüccarının bir menkul kıymeti satmaya hazır olduğu fiyat
kesin fiyat teklif etmek
Verb
kesin teklifte bulunmak
Verb
hisse senedi pazarlayan mali kurumlar tarafından
yeni ihraç edilmiş bir parti hisse senedini satın almaları için ilgililerce genel çağrı
(Br) teminat teklif etmek
Verb
(iş) geleceği pek iyi görünmemek
Verb
bir şeye itiraz etmek
Verb
yapıldığı iddia edilen bir haksızlık için tazminat olarak teklif edilen par
adaylığını kabul etmek
Verb
yeni hisse sendini satışa sunma fiyatı
güvence teklif etmek
Verb
hisse senetleri konusunda akıl vermek
Verb
birine para teklif etmek
Verb
birine birşey teklifinde bulunmak
Verb
birine birşey sunmak
Verb
(mallar) belirtilen fiyatlardan satılık
iki ürün bir arada ambalajlı
bayiler için ikramiyeli satış
(US) bayiler için ikramiyeli satış
birinin teklifini reddetmek
Verb
bir teklifi geri çevirmek
Verb
bir teklifi reddetmek
Verb
bir teklifi geri çevirmek
Verb
(borsa) düşük fiyatla hisse teklifi
teklifi hemen kabul etmek
Verb
bir teklifi hemen kabul etmek
Verb
özel teklif (indirimli fiyattan satışa sunulan eşya
indirimli fiyattan satışa sunulan eşya
bir teklife bağlı kalmak
Verb
pazarlığa tabi satış teklifi
pazarlığa tabi bir satış teklifi
bir siparişi kabul etmek
Verb
bir şirketin hisse senetlerini rayiç fiyat üzerinden satınalma teklifi
Noun
aleni pay alım teklifi
Noun, Banking
aleni hisse alım teklifi
Noun, Banking
teminat teklif etmek
Verb
talep edilmeden yapılan teklif