gaiter ile ayni anlama gelir. yanları lâstik kumaşlı bağsız kundura.
bir aracılık yüklenimi sözleşmesine
katılımcı kuruluşlara ilk satış fiyatından yeni hisse senetleri alabilmelerini sağlamak üzere yazılan kayıt
jimnastik pabucu/ayakkabısı.
jodhpur ile ayni anlama gelir. çizme, süvari çizmesi.
kişinin dertli olduğu hassas noktayı bilmek
Verb
oxford ile ayni anlama gelir. bağlı kundura.
kabahat kiminse onu suçlandırmak.
bağları renkli beyaz erkek ayakkabısı
saddle oxford ile ayni anlama gelir.
Noun
ayakkabı, kundura, pabuç.
Noun
nal.
cast a shoe: (at) nalını düşürmek.
Noun
otomobilin dış lastiği.
Noun
(tekerlek altına konulan) takoz.
Noun
elektrikli lokomotife akım ileten kayıcı kontak.
Noun
kızak altında kaymayı sağlayan demir şerit.
Noun
ayakkabı/kundura/pabuç giydirmek.
Verb
nallamak, nal çakmak.
Verb
madenî levha ile korumak.
Verb
ayakkabı
Noun, Textile Industry
galoş
Noun, Personal Care-Hygiene
en düşük kâr marjı ile yapılan ticaret
az bir sermaye yle işe başlamak
Verb
işte dert burada.
Everyone knows best where his own shoe pinches: Herkes kendi derdini başkasından iyi bilir.
durum bunun tersine, iş anladığın gibi değil.
asıl dert/zorluk, hassas nokta, insanın dertli olduğu husus.
takunya, nalın, tahta pabuç.