[tooth]

süt dişi.
dışarıya fırlak üst diş
canine ile ayni anlama gelir. köpek dişi.
(a) şehvet, gençlik azgınlığı, (b) atlarda köpek dişi.
büyük ayrık otu, domuz ayrığı
(Cynodon dactylon).
kaplama diş
(çocuk) diş çıkarmak.
köpek dişi, it dişi. Noun
yaprak şeklinde bir süs. Noun, Architecture
diş çekmek.
çok şiddetle dövüşmek Verb
bütün gücüyle mücadele etmek, canını dişine takıp savaşmak.
diş doldurmak.
ince eleyip sık dokumak Verb
çikolataya düşkün olmak Verb
ağzının tadını bilmek Verb
bir dişini çektirmek.
itdişi, kesik-satranç desen, dokumalarda görülen bir desen. Noun
itdişi, kesik-satranç desen, dokumalarda görülen bir desen. Noun
bir dişin sinirini almak Verb
yaşlı, ihtiyar.
süt dişi.
süt dişi.
deciduous tooth ile ayni anlama gelir. Noun
molar ile ayni anlama gelir. azı dişi.
helezoni dişli
(çocuklarda) alt köpek dişi. Noun
tatlı şeylere olan düşkünlük.
have a sweet tooth: tatlı şeyleri çok sevmek. Noun
diş.
canine/eye tooth: köpek dişi.
false/artificial tooth: takma diş.
milk tooth:
kuzu/süt dişi.
molar tooth: azı dişi.
wisdom tooth: akıl dişi.
set of teeth: takım diş.
Noun
diş gibi çıkıntı, dişe benzer şey.
the teeth of a comb/fork/saw/wheel: tarağın/çatalın/testerenin/çarkın dişleri. Noun
diş gibi kesen şey. Noun
iştah, belirli bir yemeğe karşı aşırı düşkünlük.
to have a sweet tooth: tatlıya düşkün olmak. Noun
(kâğıt vb. üzerinde) pürüz. Noun
diş yapmak, diş açmak/takmak. Noun
diş diş etmek, çentiklemek. Noun
diş ağrısı
olanca gücü/bütün kuvvetiyle, canını dişine takarak.
fight tooth and nail.
diş çürümesi Noun, Medicine
diş çürüğü
diş çekme
dişe diş
diş tozu. Noun
sandalımsı yumuşakça
(Scaphopoda). Noun
yirmilik diş, akıl dişi.
cut one's wisdom tooth: olgunlaşmak, rüşte ermek.