çözüm

Turkish-English Translation

  1. Noun, Competition Law remedy
  2. Noun, Language-Literature transcript
  3. Noun solution
  4. Noun settlement
  5. Noun resolution
  6. recipe
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

bir sorunun hızlı ve köklü olmayan çözümü
quick fix
çok yönlü çözüm
multi-dimensional solution Noun
konut sorununun çözümü
housing solution
kriz çözümü
crisis solution
nihaî çözüm
final solution Noun, Politics-Intl. Relations
ticari anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözümü
commercial arbitration
uyuşmazlıkların barışçıl çözümü
peaceful settlement of disputes Noun, Law
ara çözüm
temporary solution Noun
askeri çözüm
military solution Noun, Military
barışçı barışçıl çözüm
peaceful application of atomic energy peaceful solution
barışçıl çözüm
peaceful solution Noun
demokratik çözüm
democratic solution Noun, Politics-Intl. Relations
dostane çözüm
friendly settlement Noun, Law
dostâne çözüm
amicable settlement Noun, Law
eklektik çözüm
eclectic solution Noun
evrensel çözüm
universal solution Noun
federatif çözüm
federative solution Noun, Politics-Intl. Relations
geçici çözüm
temporary solution Noun
geçici çözüm
stopgap solution Noun
hızlı ve köklü olmayan çözüm
quick fix
kalıcı çözüm
permanent solution
kalıcı çözüm
permanent solution Noun
kanuni çözüm
legal remedy
kişiye özel çözüm
personalized solution Noun
kişiye özel çözüm
personalised solution Noun
köklü çözüm
lasting solution Noun
mucizevi çözüm
nostrum Noun
mucizevi çözüm
panacea Noun
mucizevi çözüm
cure-all Noun
nihai çözüm
final solution
politik çözüm
political solution Noun, Politics-Intl. Relations
silahsız çözüm
unarmed solution Noun, Politics-Intl. Relations
siyasi çözüm
political solution Noun, Politics-Intl. Relations
son çözüm
final solution
tek elden çözüm
one-stop solution Noun
yaratıcı çözüm
creative solution
çözüm arayışı
solution effort Noun
çözüm bekleyen
pending
çözüm bekleyen işler
matters to be dealt with Noun
çözüm bulmak
to crack Verb
çözüm fırsatı
opportunity for solution Noun
çözüm girişimi
solution attempt Noun
çözüm iradesi
will to solve the problem Noun, Politics-Intl. Relations
çözüm önerisi
proposed solution Noun
çözüm ortağı
solution partner Noun, Management
çözüm paketi
solution package Noun, Politics-Intl. Relations
çözüm politikası
solution policy Noun, Politics-Intl. Relations
çözüm stratejisi
solution strategy Noun
çözüm süreci
solution process Noun, Politics-Intl. Relations
çözüm yolu
formula
çözüm yolu bulamayan
at one's wit s'end
acil çözüm bekleyen
pressing Adjective
alternatif ihtilaf çözüm yolları
alternative dispute resolution (ADR) Noun, Law
analiz yapmak ya da çözüm bulmak
to scope out Verb
anayasal çözüm yolu
constitutional solution
Başka bir çözüm göremiyorum.
I don't see any way around it.
Bir çözüm bulmaya çalışacağım.
I'll see what I can do.
Bir çözüm buluruz.
We can wing it.
bir çözüm yolu teklif etmek
to offer a resolution Verb
bir güçlüğün kestirme çözüm yolu
expedient solution of a difficulty
dostça çözüm yolu
amicable arrangement
ivedi çözüm bekleyen sorun
problem of particular urgency
kolay çözüm yolunu seçmek
to follow the lob of least resistance Verb
şikâyetlerin çözüm yöntemi
grievance procedure
uyuşmazlıkların alternatif çözüm yöntemleri
alternative dispute resolution methods Noun, Law
zamanında çözüm bulma
stich in time
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi
International Center for Settlement of Investment Disputes (ICSID) Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Karışık, güç veya gizli tarafları olan ... işi ve tarzı, hal
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.