ödünç

Turkish-English Translation

  1. loan
  2. accomodation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

kullanım ödüncü
loan for use Noun, Law
nakit ödünç
cash loan
ödünç (borç) kredi verme harcı
lending fee
ödünç akiti
contract of loan for use
ödünç alan
loanee
ödünç alan
borrower
ödünç alan
debt raiser
ödünç alan şirket
borrowing corporation
ödünç alan ülke
borrowing country
ödünç alan üye
borrowing member
ödünç alanın bankası
borrower's bank Noun
ödünç alanın imzaladığı ipotek borcunu belirleyen belge
certificate of nondefense
ödünç alınabilen
borrowable
ödünç alınabilir fon
loanable funds
ödünç alınabilir sermaye
loanable capital
ödünç alınan
borrowed
ödünç alınan işgücü
borrowed employee employe
ödünç alınan kitapları iade etmek
to restore borrowed books Verb
ödünç alınan sermaye
borrowed capital
ödünç alınan sermayenin iş sahibinin kendi yatırımına oranı
gearing ratio
ödünç alınmış sermaye
borrowed capital
ödünç alma
borrowing
ödünç alma başlangıç katsayısı
borrowing ratio
ödünç alma haddi
borrowing rate
ödünç alma izni
borrowing authorization
ödünç alma kapasitesi
borrowing capacity
ödünç alma kolaylıkları
borrowing facilities Noun
ödünç alma koşulları
borrowing requirements Noun
ödünç alma olanağı
borrowing facilities
ödünç alma sözleşmesi
borrowing arrangement
ödünç almak
to borrow Verb
ödünç almak
to contract a loan Verb
ödünç almak için başvurmak
to apply for a loan Verb
ödünç almak için başvurmak
to application for a loan Verb
ödünç borç verme harcı
lending fee
ödünç fon
borrowed funds
ödünç gereksinimi
borrowing needs
ödünç hisse vermek
to lend stock Verb
ödünç iş ilişkisi
secondment Noun, Human Resources
ödünç isteyecek kadar yüz kızartmak
to have the neck to ask for a loan Verb
ödünç kitap veren kitaplık
circulating library
ödünç kitap veren kitaplık
subscription library
ödünç kitap veren kütüphane
lending library
ödünç klozu
loan clause
ödünç makbuzu
receipt for loan
ödünç meblağ
amount of a loan
ödünç olarak
by way of loan
ödünç para
borrowed money
ödünç para faizi
interest on borrowed money
ödünç para sağlayan piyasa
call-money market
ödünç para veren
lender of money
ödünç parayla (yabancı sermayeyle) iş yapmak
to trade with borrowed money Verb
ödünç sermaye
borrowed funds
ödünç sermaye
lending capital
ödünç sermaye veren
lender of capital
ödünç teklif etmek
to offer a loan Verb
ödünç verdiği ödünç teminatının biçilen değeri
collateral value
ödünç veren
keeper
ödünç veren
loaner
ödünç veren
lender
ödünç veren ülke
lending country
ödünç verilebilir
lendable
ödünç verilebilir fon arzı
supply of loanable funds
ödünç verilebilir fon talebi
demand for loanable funds
ödünç verilebilir fonlar teorisi
the theory of loanable funds
ödünç verilmiş
loaned
ödünç verilmiş sergi malzemesi
loaned display material
ödünç verme
lending
ödünç verme koşulları
conditions for loans Noun
ödünç verme veya kiralama sistemi
lend lease
ödünç vermek
to float a ban Verb
ödünç vermek
to loan Verb
ödünç vermek
to lend out Verb
ödünç vermek
to loan out Verb
ödünç vermek
to lend Verb
ödünç vermek
to put out on loan Verb
ödünç, borç
loan
(menkul değerler karşılığı) ödünç almak
to borrow on collateral (on securities) Verb
alacak hesap üzerinden ödünç alma
borrowing on accounts receivable
asgari ödünç verme oranı
bank minimum lending rate
bankaların ödünç alacakları fonlar için istedikleri faiz oranı
interbank market bid rate (IBBR
bankaların ödünç vermek için kullandıkları faiz oranı
interbank market offered rate (IBOR
başvuruyla ödünç para almak
to obtain a loan of money by application Verb
bir evin takdir edilen değerinin yüzde yüzüne kadar ödünç para vermek
to lend up to 100 percent of the valuation of a house Verb
bir mülk güvencesi karşılığında para ödünç almak
to borrow money on the security of an estate Verb
bir ödünç anlaşması imzalama ehliyeti
capacity to contract a loan
bir şeyi ödünç almış olmak
to have something on loan Verb
birinden ödünç para almak
to touch for money Verb
birinden ödünç para koparmak
to stick sb Verb
birinden ödünç para koparmak
to strike sb Verb
birine bir şeyi ödünç vermeyi teklif etmek
to offer someone a loan of sth Verb
deniz ödünç senedi
bottomry bond
deniz ödünç senedi hamili
bottomry bond holder
dilenme ya da ödünç alma
thigging
dışarıya ödünç kitap veren kitaplık
lending library
faiz ile para ödünç vermek
to loan on interest Verb
faizle ödünç vermek
to loan on interest Verb
faizle para ödünç almak
to borrow at interest Verb
faizle para ödünç vermek
to lend money at interest Verb
faizsiz para ödünç vermek
to lend money free of interest Verb
gemi yük ya da navlun rehini karşılığı para ödünç verme
to lend money on bottomry
geri ödenmesi önceden habersiz talep edilebilecek ödünç para
at call
günlük ödünç vermek
to lend day-to-day money Verb
hisse sertifikası teminatı karşılığı ödünç vermek
to lend money on stock Verb
ipotek teminatı karşılığı para ödünç vermek
to lend money on mortgage Verb
işçiyi birine ödünç vermek
to lend an employee to sb Verb
ivaz mukabilinde ödünç veren tarafından ödünç alana karşı
actio ex conducto
kendisine karşı taahhüdünü yerine getirmesi için ödünç alana
actio depositi contraria
kiraya verme ve ödünç verme ilkesine dayalı mal teslimi
(US) lease-lend deliveries
kiraya verme ve ödünç verme ilkesine dayalı mal teslimi
lease- lend deliveries
kiraya verme ve ödünç verme sözleşmesi
lease- lend
kiraya verme ve ödünç verme sözleşmesi
(US) lease-lend
kısa vadeli kur üzerinden para ödünç vermek
to lend at short interest Verb
kısa vadeli ödünç vermek
to loan on short periods Verb
kitap ödünç vermek
to lend out books Verb
kitap ödünç vermek
to lend (out) books Verb
kitaplıklar arası kitap ödünç alıp verme
interlibrary loan
maddi teminat karşılığı ödünç para vermek
to loan on collateral Verb
mahkemece tayin olunan tasfiye memurunca alınan ödünç para
borrowing by a liquidator appointed by the court
mal karşılığı ödünç para vermek
to lend money on goods Verb
memuru birine ödünç vermek
to lend an employee to sb Verb
menkul değer karşılığı ödünç verme
grant a loan against securities
menkul değer karşılığı ödünç vermek
to grant a loan against securities Verb
menkul değerler karşılığı ödünç para almak
to borrow on securities Verb
para ödünç alma
borrowing of money
para ödünç almak
to borrow money Verb
para ödünç verme
lending of money
parasını ödünç vermek
to put money out to loan Verb
poliçe karşılığı ödünç para almak
to borrow on a policy Verb
rehin karşılığı ödünç vermek
to lend on pawns Verb
rehinle ödünç veren
pawn broker
sermaye ödünç veren
capital lender
sigorta poliçesi karşılığı para ödünç vermek
to lend money on an insurance policy Verb
sınırsız ödünç para vermek
to lend money without limitations Verb
talep üzerine ödünç para sağlayan piyasa
call-money market
teminat karşılığı 1000 dolar ödünç vermek
to lend $ 1000 .- on the documents Verb
teminat karşılığı alınan ödünç para
policy borrowing
yeniden ödünç almak
to reborrow Verb
yerel idarece ödünç alma
borrowing by local authorities
yük ya da navlun rehin yoluyla para ödünç verme
to advance money on bottomry
Teşhis Veya Tedavi Amacıyla Hastaneler ve Diğer Tıbbi Kurumlarda Ücretsiz Olarak Ödünç Kullanılmak Üzere Tıbbi, Cerrahi ve Laboratuvar Ekipmanlarının Gümrüksüz Olarak Geçici İthaline Dair Anlaşma
Agreement on the Temporary Importation, Free of Duty, of Medical, Surgical and Laboratory Equipment for
Use on Free Loan in Hospitals and Other Medical Institutions for Purposes of Diagnosis or Treatment
Noun, International Law
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Geri verilmek ... alınan, âriyet
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.