ıncoherent

tutarsız, bağdaşmaz, rabıtasız, irtibatsız, birbirini tutmaz, anlaşılmaz, anlamsız, manasız.
The incoherent
words of a madman.
Adjective
abuk sabuk, ne söylediğini bilmez, sapıtmış (kimse).
He became quite incoherent as the disease got
worse: Hastalık ilerledikçe büsbütün sapıttı.
Adjective
gevşek, dağınık, kolayca dağılabilen.
incoherent dust. Adjective
âhenksiz, düzensiz. Adjective
uyuşmaz, farklı, bağdaşmaz. Adjective