(deniz

Turkish-English Phrases

deniz
ocean
deniz
water
deniz
beach operator
deniz
oggin
deniz
drink
deniz
sea
deniz
fish pond
deniz
brine
deniz
briny
deniz
the deep
deniz
the drink
deniz
Neptune
(deniz , su vb) çok sakin
like a millpond
(deniz hukuku) avarya eksperi
despatcheur
(deniz sigortası
floating policy Noun
(deniz sigortası) ambargo
restraint of princes and rulers
(deniz sigortası) aşırı sigorta
short interest
(deniz sigortası) bölgesel olarak sınırlanmamış sigorta
liberty of the globe
(deniz sigortası) değer bildirilen sigorta poliçesi
valued policy
(deniz sigortası) götürü sigorta poliçesi
transit floater
(deniz sigortası) hurda değeri
salvage value
(deniz sigortası) sınıflandırma cemiyeti
classification society
(deniz sigortası) ücreti tespit edilen sigorta poliçesi
valued policy
(deniz taşımacılığı sigortası , Br) sigorta acentesi
underwriting agency
(deniz taşımacılık sözleşmesi) imtiyaz klozu
liberties clause
malları (deniz kazasından veya yangından) kurtarmak
to make salvage of goods Verb
açık deniz
the open sea
açık deniz
broad ocean
açık deniz
high sea
açık deniz
outsea
açık deniz
high seas
açık deniz
open
açık deniz
deep sea
açık deniz
open sea
dalgalı deniz
heave of the sea
dalgalı deniz
heavy sea
deniz ...
pelagic
deniz ...
water
deniz ablukası
maritime blockade Noun
deniz ablukası
naval blockade Noun
deniz albayı
captain
deniz anası
medusa Noun, Zoology
deniz anası
jelly fish Noun, Zoology
deniz anlaşması
naval treaty
deniz aracı
naval vessel
deniz araştırmacısı
marine researcher
deniz aşırı
overseas
deniz aşırı
oversea
deniz askeri
leatherneck
deniz aslanı
sea lion Zoology
deniz ataşesi
naval attaché
deniz atı
seahorse Noun, Zoology
deniz aygırı
walrus
Deniz Bakanı
first lord of the admiralty
Deniz Bakanlığı
navy board
deniz bilimi
oceanography
deniz birliği
naval unit
deniz biyologu
marine biologist Noun, Biology
deniz börülcesi
sea asparagus Noun, Plant Species
deniz börülcesi
samphire Noun, Plant Species
deniz börülcesi
glasswort Noun, Plant Species
deniz bütçesi
navy estimates
deniz çatalı
marine fork Noun, Maritime Traffic
deniz cephesi
sea front
deniz demiri
sea anchor
deniz derinliğini
coast survey
deniz eşkıyası
buccaneer Noun
deniz faciası
disaster at sea
deniz faciası
maritime disaster
deniz feneri
lighthouse Noun, Maritime Traffic
deniz feneri
light tower Noun, Maritime Traffic
deniz gezintisi
cruise
deniz gezisi
voyage Noun
deniz gücü
sea power
deniz gücü
naval power
deniz güvenliği
maritime safety
deniz hâkimiyeti
maritime reign
deniz hâkimiyeti
ownership of the sea
deniz haritası
marine chart Noun
deniz haritası
chart Noun
deniz haritası
hydrographic map Noun
deniz haritası
card of the sea Noun
deniz hasarı
damage by sea
deniz hasarı
sea damage
deniz hastahanesi
marine hospital
deniz havası
sea air Noun
deniz haydudu
marooner
deniz hukuku
admiralty Noun
deniz hukuku
naval law
deniz hukuku
admiralty law
deniz kablosu
marine cable Noun
deniz kaybı
marine loss
deniz kazaları
accidents at sea Noun
deniz kazası
sea accident
deniz kazası
shipwreck
deniz kazası
marine casualty
deniz kazası
accident at sea
deniz kazası
marine accident Noun
deniz kenarı
shore Noun, Geography
deniz kenarı
seashore Noun, Geography
deniz kenarı
seacoast Noun, Geography
deniz kenarı
waterside Noun, Geography
deniz kenarı
seaside Noun, Geography
deniz kenarında
along the front
deniz kıyısı
seashore Noun, Geography
deniz kıyısı
shore Noun, Geography
deniz kızı
mermaid
deniz konşimentosu
marine bill of lading Noun
deniz kuvvetleri
naval forces Noun, Military
deniz kuvvetleri
the navy Noun, Military
Deniz Kuvvetleri
the senior service Noun
deniz mahkemesi
marine court
deniz mahkemesi
maritime court
deniz mahkemesi
admiralty Noun
deniz manevraları
naval man (o) euvres Noun
deniz meteorolojisi
marine meteorology
deniz mili
marine league
deniz mili
nautical mile
deniz muhaberatı
marine communications
deniz muharebesi
marine warface Noun
deniz muharebesi
naval battle Noun
deniz muharebesi
marine warfare Noun
deniz musluğu
sea cock
deniz nakliyatı
carriage by sea
deniz ödüncü
gross adventure
deniz ödüncü
marine loan
deniz ödüncü
loan on bottomry
deniz ödüncü
respondentia loan
deniz ödüncü
bottomry debt
deniz ödüncü
maritime loan
deniz ödüncü
maritime lien
deniz piyadesi
marine infantry Noun
deniz poliçesi
marine policy
deniz polisi
naval police
deniz raporu
sea protest
deniz raporu
sea report
deniz riski
marine risk
deniz riskleri
sea aars Noun
deniz riskleri
sea risks Noun
deniz rizikoları
hazards (at) of the sea Noun
deniz rizikoları
marine maritime peril Noun
deniz rizikosu
seaman's adventure (marine adventure) Noun
deniz rizikosu
maritime risk Noun
deniz sahası
sea room Noun
deniz saksağanı
oyster- catcher
deniz salyangozu
whelk
deniz savaşı
maritime warfare
deniz savaşı
sea warfare
deniz savaşı
sea fight
deniz seferleri
maritime matters Noun
deniz şehri
maritime city
deniz sevkiyatı
maritime shipping
deniz sevkıyatı
maritime shipping
deniz seyrüseferi
maritime intercourse
deniz sözleşmesi
naval agreement
deniz suyu
brine
deniz suyu
sea water
deniz tarağı
bay scallop Noun
deniz taşımacılığı
sea transportation Noun, Maritime Traffic
deniz taşımacılığı
marine transportation Noun, Maritime Traffic
deniz taşımacılığı
maritime transportation Noun, Maritime Traffic
deniz taşımacılığı
sea transport Noun, Maritime Traffic
deniz tazminatı
ship damage
deniz tekesi
prawn
deniz ticaret
marine trade
deniz ticareti
marine trade
deniz ticareti
shipping business
deniz ticareti
maritime commerce
deniz ticareti
merchant marine
deniz ticareti
merchant service
deniz trafiği
sea traffic
deniz tutmak
to feed the fishes Verb
deniz tutması
(Fr.) mal du mer
deniz tutması
sea sickness
deniz tutmuş
seasick
deniz uçağı
float plane
deniz uçağı
waterplane
deniz uçağı
supermarine
deniz uçağı
floatplane
deniz uçağı
naval seaplane
deniz ürünleri
seafood Noun, Aquaculture
deniz ürünleri
marine products Noun, Aquaculture
deniz ürünleri
sea food Noun, Aquaculture
deniz üssü
naval base
deniz üssü
sea base
deniz üstünlüğü
sea supremacy
deniz üstünlüğü
naval supremacy
deniz vardiyası
sea watch Noun
deniz yolculuğu
passage
deniz yolculuğu
sea journey
deniz yolu
sea lane
deniz yolu
seaway
deniz yönünde
seaward
deniz yosunu
alga
fırtınalı deniz
heavy sea
iç deniz
inland sea
iç deniz
(en) closed sea
inik deniz
low tide
sakin deniz
a calm sea
Turkish-English phrases from Zargan's own database

deniz
Yer yüzünün büyük bir kısmını kaplayan ... su kütlesi, bahir, deryâ