(grev

Turkish-English Phrases

grev
industrial acuse
grev
strike
grev
strike action
grev
turnout
grev
layoff
grev
down tools strike
grev
walk-out
(grev , US) kanuni düşünme süresi
compulsory delay
(grev kanunu) gevşeme süresi
cooling off period
(grev yasası) sükûnet bulma süresi
cooling time
(grev yasası) yatışma süresi
cooling time
(ihbarsız) grev
quickie strike
(sendika) grev fonu
fighting fund
anayasal olarak izin verilen grev
constitutional strike action
anayasaya aykırı grev
unconstitutional strike Noun, Law
aniden grev yapmak
to lightning strike Verb
baskın grev
lightning strike
belli bölgeye sınırlı grev
sectional strike
belli bölgeyle sınırlı grev
sectional strike
belli grev eylemleri için genel yasak
blanket injunction
bir fabrikada grev yapmak
to strike a work Verb
bir hafta grev yüzünden çalışamamak
to be strike- bound for a week Verb
bir hafta grev yüzünden çalışmamak
to be strike-bound for a week Verb
bir şeye karşı grev yapmak
to strike against Verb
birşey amacıyla grev yapmak
to strike for something Verb
birşey için grev yapmak
to strike for something Verb
bütün bir sanayi dalındaki grev
industry-wide strike
büyük grev gözcülüğü seferberliği
mass picketing
büyük grev gözcülüğü seferberliği
masss picketing
çalışanlara grev yapmalarını emretme
call out
daha fazla ücret için grev yapmak
to be on strike for more pay Verb
daha yüksek ücret için grev
strike for higher pay
daha yüksek ücret için grev yapmak
to strike for higher pay Verb
fabrika bir ay grev deydi
the plant was struck for a month
fabrika önüne grev gözcüsü dikmek
to picket a factory Verb
fabrikada grev yapmak
to strike a work Verb
genel grev
mass strike
genel grev
full-scale strike
genel grev
general strike Noun
gezici grev gözcüsü
flying picket
grev anlaşması
strike pact
grev başlatmak
to take industrial acuse Verb
grev biçimi önlemler
strike- like tactics Noun
grev bozan
fink
grev bozan
black sheep
grev bozmak
to fink Verb
grev çağrısı
strike call
grev çağrısı yapmak
to call out someone Verb
grev dalgası
wave of strikes Noun
grev dalgası
strike wave Noun
grev deyken sendikanın grevci çalışanlara ödediği para
strike pay
grev durumundaki fabrika
strike-bound factory
grev durumundaki işletme
struck shop
grev düzenlemek
to stage a strike Verb
grev elebaşısı
strike leader
grev elebaşısını işten kovma veya başka türlü cezalandırma
to victimize a strike leader
grev elebaşısını işten kovma ya da başka türlü cezalandırma
to victimize a strike leader
grev emri
strike orders
grev emri
strike instruction
grev faaliyeti
strike activity
grev fonu
suspension fund
grev fonu
strike fund
grev fonu
sustentation fund
grev fonunu tamamlamak
to beef up the strike fund Verb
grev gerçekleştirmek
to stage a strike Verb
grev gözcüleri
band of pickets Noun
grev gözcülüğü
picketing
grev gözcülüğü davranışı
picketin conduct
grev gözcülüğü davranışı
picketing conduct
grev gözcülüğü kavgası
picketing row Noun
grev gözcülüğü yapmak
to picket Verb
grev gözcülüğü yapmak
to picketeer Verb
grev gözcülüğü yapmak
(US) to picketeer Verb
grev gözcülüğüne tayin edilme
picket assignment
grev gözcüsü
strike picket
grev gözcüsü
picheter
grev gözcüsü
picket
grev gözcüsü hattı
picket line
grev gözcüsü hattı tespit etmek
to throw a picket line Verb
grev gözcüsü hattında yürümek
to stand on walk the picket lines Verb
grev gözcüsü tayin eden sendika
picketing union
grev hakkı
right to strike
grev halindeki fabrika
strike-bound factory
grev hareketi
strike movement
grev hükümleri
strike provisions Noun
grev ihbarı
strike notice
grev ilan etmek
to proclaim a strike Verb
grev ilan etmek
to declare a strike Verb
grev istatistiği
strike record
grev kampanyası
strike campaign Noun
grev kararı için oylama
strike vote
grev kararı için oylama
strike a vote
grev karşıtı hareket
back- to-work movement
grev kırıcı
strike breaker
grev kırıcı
scab
grev kırıcı
strikebreaker
grev kırıcı
blackleg
grev kırma
strikebreaking
grev kışkırtıcısı
strike monger
grev klozu
strike clause
grev komitesi
strike committee
grev maaşı
strike pay
grev maddesi
strike clause Noun
grev nedeniyle bir iş yerinde işi durdurma
stoppage n
grev nedeniyle çalışmayan fabrika
strike bound factory
grev nedeniyle çalışmayan fabrika
strike-bound factory
grev öncesi dönem
cooling-off period
grev oylama toplantısı
strike vote meeting
grev oyu
strike ballot
grev planı
strike plan
grev sigortası
strike insurance Noun
grev tazminatı
strike replacement
grev tehdidi
strike threat
grev tehdidi
walkout threat
grev tertiplemek
to stage a strike Verb
grev teşebbüsü
strike attempt Noun, Employment
grev ve lokavt
strike and lockout
grev yapan
striking
grev yapan işçi
striking workman
grev yapan işçi
striking employee
grev yapan sendika üyesi
striking member
grev yapma hakkı tanımayan anlaşma
no-strike agreement
grev yapma özgürlüğü
freedom to strike
grev yapmak
to strike Verb
grev yapmak
to leave off work Verb
grev yapmak
to lay down tools Verb
grev yapmak
to leave work Verb
grev yapmak
to come out Verb
grev yapmak
to walk out Verb
grev yapmaya eğilimli
strike-prone
grev yapmaya eğilimli
strike- prone
grev yardımı
strike benefits
grev yardımı
strike aid
grev yasağı
ban of strikes
grev yasağı maddesi
no strike- clause Noun
grev yasağı maddesi
no-strike clause Noun
grev yıldırıcı
strike deterrent
grev yılı
strike year
grev yöneticisi
strike director
grev yüzünden gecikme
delay by strike
grev zarar ziyanı
strike toll
ihbarsız grev
(US) quickie strike
iki sendikanın çaprazlama grev gözcülüğü
cross picketing
iş yavaşlatmak yoluyla grev yapmak
to strike on the job Verb
iş yerinde olmayanların grev gözcülüğü
(US) secondary picketing
işyerinden olmayanların grev gözcülüğü
secondary picketing
kanun dışı grev
outlaw strike
kanuna aykırı grev
illegal strike
kanuna aykırı grev gözcüsü yoluyla engel oluşturmak
to unlawful picketing Verb
kanuni grev
legal strike
kanunsuz grev
illegal strike
kanunsuz grev
unofficial strike
kanunsuz grev
outlaw strike
kanunsuz grev
wanton strike
kanunsuz grev (sendika onayı olmadan yapılan grev
unofficial strike
kanunsuz grev gözcülüğü
unlawful picketing
kanunsuz grev gözcüsü
unlawful picketing
kavgasız geçen grev gözcülüğü
peaceful picketing
kötü çalışma koşullarına karşı grev yapmak
to strike against bad working conditions Verb
maaş görüşmeleri yüzünden doğan grev
contract strike
önceden haber vermeden yapılan grev
lightning strike
örgütlenmiş grev gözcülüğü
organizational picketing
politik nedenlerden ötürü yapılan grev
political strike
politik nedenlerle yapılan grev
political strike Noun
resmi grev
official strike
sendika çağrısı üzerine yapılan grev
official strike
sendika onayı alınmadan yapılan grev
unofficial strike
sendikadan izin alınmadan yapılan kısa grev
quickie strike
sendikanın onayı olmadan yapılan grev
unofficial strike
sendikanın onayıyla grev yapmak
to strike with the approval of the union Verb
sendikanın onayıyla grev yapmak
to strike with approval of the union Verb
sözleşmeye aykırı ve sendika onayı olmadan yapılan grev
wildcat strike
sözleşmeye aykırı ve sendika onayı olmadan yapılan grev
flash strike
sükûn bozmadan grev gözcülüğü yapma
peaceful picketing
tecavüzi grev
positive strike
toplu halde grev gözcülüğü
mass picketing
toplu halde grev gözcülüğü yapma
mass picketing
ülke çapında grev yapmak
to strike on a nation-wide basis Verb
ülke çapında grev yapmak
to strike on nation-wide basis Verb
usulüne göre ihbarlı grev
strike with due notice
yasadışı grev
wildcat strike
yerel grev
local strike
Turkish-English phrases from Zargan's own database

grev
İşçilerin isteklerini iş verene kabul ettirmek ... toplu halde işi bırakmaları