(politika

Turkish-English Phrases

politika
policy
politika
policies
politika
political policy
politika
guidelines Management
politika
path
politika
walkway
politika
politics
politika
stand pat
(politika , Br) kritik oturum
field night
(politika , US) bir süre hasıraltı yapmak
to lay on the table Verb
(politika , US) güvenlik danışmanı
(national) security adviser
(politika , US) propagandacı
shouter
(politika , US) üçte iki çoğunluk ilkesi
two thirds rule
(politika , US) zengin ganimet
pork
(politika'da) ilkelerin açıklanması
declaration of principal
(ilkeleri dikkate almayan gerçekçi politika
realpolitic
(konuşma) politika üzerinde dönüp durmak
to run on politics Verb
aklı başında politika
sound-throughout
amatörce politika ile uğraşan kişi
dabbler in politics
antiterorist politika
counterterrorist policy
antitröst politika
antitrust policy
Avrupa Siyasi İşbirliği (Üyeler arasında dış politika alanındaki işbirliği)
European political cooperation
barışçı politika
pacific policy
barışçı politika
policy of pacification
barışçı politika
appeasement policy
barışçı politika yanlısı
dove wing
barışçı politika yanlısı
dove
barışçıl politika
peaceful policy
basiretsiz politika
short sighted policy
beceriksiz politika
impolicy
belli bir politika izlemek
to follow a policy Verb
belli bir politika takip etmek
to follow a policy Verb
bir politika izlemek
to pursue a certain policy Verb
bir politika izlemek
to pursue a policy Verb
bir politika izlemek
to maintain a policy Verb
bölgesel politika
regional policy
çift yanlı dış politika
bipartisan foreign policy
çirkin politika
disability politics
daraltıcı parasal politika
contractionary monetary policy
deflasyoncu politika
deflationary policy
deflasyonist politika
deflationary policy
deniz kuvvetleriyle desteklenmiş harici politika
gunboat diplomacy
destekleyici politika
supportive policy
devrimci politika
firebrand politics
dış politika
foreign policy
dış politika
foreign politics
Dış Politika Danışma Kurulu
Advisory Board for Foreign Policy Noun, Organizations
dış politika taahhütleri
foreign commitments Noun
eğlence kabilinden politika ile uğraşmak
to dabble in politics Verb
ekonomi ve politika alanında önde gelen kişiler
movers and shakers Noun
ekonomik politika
economic policy
ekonomik politika çığırtkanlığı
economic policy activism
ekonomik politika gündemi
economic policy agenda
ekonomik politika hedefi
economic policy goal
ekonomik politika müzakeresi
economic policy debate
ekonomik politika şubesi
economic-policy department Noun
ekonomik politika yapıcısı
economic policy maker
ekonomik politika yapıcısı
economic policymaker
enerjik politika
trenchant policy
enflasyonist politika
inflationary policy
entrikalı politika
tortuous policy
eşgüdümlü politika
coordinated policy
genişlemeci mali politika
expansionary fiscal policy Noun, Economics
güvenlik eksenli politika
securitarian policy Noun, Politics-Intl. Relations
güvenlikçi politika
securitarian policy Noun, Politics-Intl. Relations
hasımdan intikam almayı amaç güden politika
(Fr.) revanchisme
iç politika
home policy
iç politika
domestic policy
iç politika
internal politics
iç politika
domestic politics
iç politika açısından
in the domestic field
iç politika mücadelesi
domestic struggle
iç politika sorunu
home front problem
ihtiyatlı politika
fabian policy
iktisadi politika
economic policy
ilerici politika
progressive policy
ılımlı bir yol veya politika güden
middle of the road
ılımlı politika
moderate policy
kimlikçi politika
identity politics Noun, Politics-Intl. Relations
kimlikçi politika
identitarian politics Noun, Politics-Intl. Relations
kısıtlayıcı politika
restrictive policy
koordine politika
coordinated policy
korumacı politika
protective policy
mali politika
financial policy
mali politika
fiscal policy
mali politika dairesi
financial policy department
militan politika
activist policy
milli politika
national policy
nispi temsil usulünü benimseyen politika
denominationalism
oportünist politika izlemek
to trim with the times Verb
ortak bir politika saptamak
to have a common policy Verb
ortak bir politika saptamak
to define a common policy Verb
ortak politika
joint policy
politika :: popülist
policy :: populist
politika alanında
in the range of politics
politika araçları
political instruments Noun
politika çarkı
machine
politika danışmanı
policy adviser
politika değiştirme
about-turn
politika değiştirme
policy switch
politika değiştirme
volte face
politika entrikalarının ağı
meshes of political intrigue
politika faizi
policy rate Noun, Economics
politika faizi
policy interest rate Noun, Economics
politika faizi oranı
policy rate Noun, Economics
politika faizi oranı
policy interest rate Noun, Economics
politika fonu
political fund
politika gereği
from reasons of policy
politika gezisi
merry go round
politika gütmek
to follow a certain political line Verb
politika gütmek
to pursue a certain political policy Verb
politika ile ilgilenmek
to take an interest in politics Verb
politika ile uygulanmayan
unpolitical
politika ile vakit geçirmek
to be playing at politics Verb
politika ilkelerini açıklayan konuşma
policy speech
politika ilkelerinin açıklanması
statement on policy
politika karışımı
policy mix
politika konuşmak
to talk politics Verb
politika konusunda değişiklik taraftarı
revisionist
politika mücadele alanı
arena of politics
politika oluşturma
policy making
politika oluşturma
policy-making Noun, Public Administration
politika oyunu oynamak
to play at politics Verb
politika oyununu oynamak
to play at politica Verb
politika programı
policy lines
politika saptayan memur
policy-making official
politika saptayıcı mevki
policy-making position
politika saptayıcı mevki I
policy-making position
politika yapıcısı
policymaker Noun, Politics-Intl. Relations
politika yapıcısı
party-policy maker
politika yaşamı âdetlerinin sıkıntılı yanları
niceties in politics Noun
Politika'da ağır sözlerden kaçınma
euphemism political
reaksiyoner politika
standpat policy
reel politika
real politics Noun, Politics-Intl. Relations
risksiz politika
safe policy
sağcı politika
right-wing politics
sağlam politika
sound policy
saldırgan politika
aggressive policy
saydam olmayan politika
ambiguous policy
sekteryen politika
sectarian policy Noun, Politics-Intl. Relations
sıkı mali politika
tight fiscal policy
sömürgeci politika
colonialist policy Noun, Politics-Intl. Relations
sosyal politika
social policy
sürtünmesiz yürütülen politika
unobstructed policy
tarımla ilgili politika
agro-politics
Tarımsal Ekonomi ve Politika Araştırmaları Daire Başkanlığı
Department of Agricultural Economy and Policy Research Noun, Organizations
Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü
Agricultural Economy and Policy Development Institute Noun, Organizations
tedbirli politika
judicious policy
temel politika
basic policy
temkinli politika
deliberate policy
tutum ve politika saptama kurulu
policy committee
uluslararası politika
weltpolitik
uygun politika değişikliği
expedient change of policy
yeni bir politika devri açmak
to inaugurate a new policy Verb
yeni bir politika getirme
inauguration of a new policy
yeni bir politika getirmek
to inaugurate a new policy Verb
yeni bir politika uygulamak
to initiate a new policy Verb
yerel politika
local politics
yıkıcı politika
disastrous policy
yüksek politika
(Fr.) haute politique
zararlı ekonomik politika ya da yetersiz ekonomik büyüme
diseconomies
Turkish-English phrases from Zargan's own database

politika
Devletler arası ilişkiler kurma, devlet işlerini ... ve yürütme sanatı, siyâset