istim, islim.
at full steam: bütün hızıyla.
full steam ahead: tam hızla ileri.
get up steam: (bir işe/teşebbüse) azimle/hızla girişmek, hızla gelişmek.
proceed under its own steam: (gemi) kendi makinesiyle yürümek.
güç, kuvvet, kudret, enerji.
raise steam raise (27).
buhar çıkarmak/salıvermek.
steaming hot: çok sıcak.
buğusu/buharı/dumanı çıkmak.
The cup of coffee was steaming.
buğulamak, buharda pişirmek.
buhara tutmak.
to steam open an envelope: zarfı buhara tutup açmak.
buram buram tütmek.
The soup steams on the table.
(kazan vb.) buhar hasıl etmek.
buharla işlemek, hareket etmek.
to steam ahead: (a) son hızla yol almak, (b) hızlı ilerleme kaydetmek,
süratle gelişmek.
The train steamed away/off: Tren hareket etti.
The ship steamed out of port: Gemi limandan hareket etti.
hiddetlenmek, kızmak, köpürmek.
buhar+, buharlı, buharla işleyen.
steam bath: buhar banyosu.
steam engine: buhar makinesi,
lokomotif.
steam shovel: buhar küreği, buharlı küreme makinesi/ekskavatör.
Adjective
buhar ileten.
a steam line: buhar borusu.
Adjective
buhar üreten.
steam boiler: buhar kazanı.
steam fitter: buhar borucusu, buhar borularını
döşeyen/tamir eden usta.
steam fitting: buhar borusu tesisi/tamiri.
Adjective
buhardan elde edilen.
steam heat: buhardan elde edilen sıcaklık.
steam heating: buharla
ısıtma.
steam heating plant: kalorifer.
steam iron: buhar ütüsü, buhar püskürten elektrik ütüsü.
Adjective
buharla ısıtılan.
steam room: hamam.
steam table: buhar masası: buharla ısıtılarak yemekleri
sıcak tutan paslanmaz çelikten gözleri olan masa.
Adjective
(a) ağzına geleni söylemek, içini boşaltmak, ağzını açıp gözünü yummak, verip veriştirmek, (b) fazla
enerjiyi harcamak, istim salıvermek/boşaltmak.
Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendİrme üretimi ve dağıtımı (NACE kodu: D)
Noun, Trades-Professions
Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı (NACE kodu: 35)
Noun, Trades-Professions
bir girişim için kuvvetini toplamak
Verb
hiddetlenip içini dökmek
Verb
(a) ağzına geleni söylemek, içini boşaltmak, ağzını açıp gözünü yummak, verip veriştirmek, (b) fazla
enerjiyi harcamak, istim salıvermek/boşaltmak.
taze buhar, güçlü buhar, kazandan gelen basınçlı buhar.
Noun
basınçlı buhar
Noun, Machines
Buhar jeneratörü imalatı, merkezi ısıtma sıcak su kazanları (boylerleri) hariç (NACE kodu: 25.3)
Noun, Trades-Professions
Buhar jeneratörü imalatı, merkezi ısıtma sıcak su kazanları (boylerleri) hariç (NACE kodu: 25.30)
Noun, Trades-Professions
buhar kazanlarının denenmesi
bir işe gayretle atılmak
Verb
Buhar ve iklimlendirme temini (NACE kodu: 35.3)
Noun, Trades-Professions
Buhar ve iklimlendirme temini (NACE kodu: 35.30)
Noun, Trades-Professions
buhar kazanı
Noun, Trades-Professions
buhar kazanı sigortası
Noun
buhar kazanı
Noun, Trades-Professions
buhar borusu
Noun, Machines
istim borusu
Noun, Machines
buharlaşma noktası, normal basınç altında suyun buharlaştığı sıcaklık (100°C).
ev hanımları için program
buharlı silindir, yol silindiri.
ezici, kahhar.
steamroller = steam roller tactics.
silindirle düzeltmek, üzerinden silindir geçirmek.
ezmek, yok etmek, kahretmek, yer ile yeksan etmek.
to steamroller = steam roller all opposition: bütün muhalefeti ezmek.
(a) buğula(n)mak.
His glasses (became) steamed up when he came into the warm room. (b) güçlendirmek,
kuvvetlendirmek, (c) öfkelendirmek, kızdırmak, hiddetlendirmek.
Don't get all steamed up about it, it's not important.
bütün farları sönük ilerlemek
Verb
(buhar makinesine) istim vermek, istimi yükseltmek.
fazla buhar, çürük buhar.
(a) islim salıvermek, (b) birikmiş enerjiyi sarfetmek.