advance

  1. Military öncü
  2. Verb ilerle(t)mek, ileri gitmek/sürmek/götürmek.
    to advance two steps: iki adım ilerlemek.
    The general
    advanced his troops to the new positions: General birliklerini yeni mevzilere sürdü/ilerletti.
  3. Verb terfi/terakki et(tir)mek, ilerle(t)mek, yüksel(t)mek.
    to advance in knowledge: bilgisi ilerlemek.

    to advance in rank: rütbesi yükselmek.
    to advance the price: fiyatı artırmak.
  4. Verb (düz bir yüzeydeki renk, şekil vb.) gözlemciye doğru ilerliyor gibi gözükmek.
  5. Verb (miktar, değer, fiyat vb.) artmak, yükselmek.
    Gold prices advanced tremendously: Altın fiyatları müthiş arttı.
  6. Verb teklif/tavsiye etmek, dikkate arzetmek, ortaya atmak, ileri sürmek.
    to advance reason for a tax cut:
    vergi indirimini teklif etmek.
  7. Verb çabuklaştırmak, öne almak.
    to advance the growth of plants: bitkilerin büyümesini çabuklaştırmak.
  8. Verb önceden tedarik etmek, kredi ile /mal teslim edilmeden/iş yapılmadan/peşin ödemek.
  9. Verb avans olarak ödemek.
    to advance money toward a purchase: satınalmada avans para ödemek.
  10. Verb (bayrak) kaldırmak.
  11. Adjective ön.
    an advance section of a train: trenin ön kısmı.
  12. Adjective avans (olarak verilen).
    an advance payment: avans ödeme.
  13. Adjective önceden yayınlanan.
    an advance copy of the President's speech.
  14. Adjective ileri, ilerlemiş.
  15. Noun ilerleme, ilerleyiş, ileri hareket.
    the advance of the troops to the border: birliklerin hududa ilerleyişi.
  16. Noun terfi, yükselme.
    His advance to the position of general manager: Onun genel müdürlüğe terfii.
  17. Noun ilerleme, terakki.
    the advance of science.
  18. Noun fiyat artışı/yükselişi.
    an advance on cottons: pamuk fiyatının artışı.
  19. Noun, Commerce avans (para).
    make an advance: (a) avans vermek.
    He received $100 as an advance against future
    delivery: İleride teslim edeceği mala mahsuben $100 avans aldı. (b) ileri doğru adım atmak.
  20. Noun (gazetecilikte) (a) ön haber: bir olayın vukuundan önce verilen haber.
    The morning papers carried
    advances on the ceremony which will take place tonight. (b) basın bülteni: bir nutuk söylenmeden önce basına verilen metni.
  21. Noun öncü.
  22. Noun, Military (eskiden) askere ileri hareket emri veya işareti.
  23. Noun, Maritime Traffic geminin yön değiştirinceye kadar aldığı yol.
çağında önde olmak Verb
maaşnın bir bölümünü avans olarak almak Verb
maaşının bir bölümünü avans olarak almak Verb
bagajını önceden göndermek Verb
bagajıni önceden göndermek Verb
açı avansı
avans için başvuru
banka kredisi
açık avans
önceden rezervasyon yapmak Verb
önceden satın alma
inşaat avansı
avans olarak
nakit avansı
nakdi avans
nakit avans
takas avansı
kolay paraya çevrilebilecek mal teminatı karşılığı verilen kredi
mal avansı
yükselmeye devam etmek Verb
cari hesap avansı
daha sonraki bir tarihi koymak Verb
geçiş
sabit avans
ilave avans
kredi artırma
avans almak Verb
avans verme
(a) önüne, huzuruna.
They walked on in advance of the king: Kralın huzuruna ilerlediler. (b) önceden.

It will be necessary to get tickets in advance: Biletleri önceden almak gerekecek.
book in advance: önceden yer ayırtmak/peylemek.
to arrive in advance: önceden gelmek.
sanayii kurumuna verilen kamu kredisi
sanayi kurumuna verilen kamu kredisi
bir sanayi kurumuna verilen kamu kredisi
püskürtme avansı Noun, Transport
enjeksiyon avansı Noun, Transport
peşin tahsil edilen faiz
yolcu yükü
azami avans
gayri menkul kredisi
peşin ihbar
önceden bildirme
peşin ihtar
peşin ödenebilir
peşin ödeme
avans olarak
prim avansı
mahsullü avansı
mahsul avansı
sürekli ilerleme
önceden tahsil edilmiş kira-
vadesinden önce tahsil edilmiş gelirler hesabı
önceden tahsil edilmiş gelir
maaş avansı
bilimsel ilerleme
kambiyo kârı sağlamak Verb
karşılıklı avans
ufak kredi
toplumsal ilerleme
önceden bir şeyi şart koşmak Verb
avans olarak almak Verb
teknolojik ilerleme
teknolojik gelişme Noun
seyahat avansı
(US) seyahat avansı
teminatsız cari hesap kredisi
işsizlik avansı
karşılıksız avans
ücret avansı
talepte bulunmak Verb
iddiada bulunmak Verb
bir öneride bulunmak Verb
belli bir miktarda bir para avans vermek Verb
teori ileri sürmek Verb
bir teori ileri sürmek Verb
menkul kıymetler karşılığı avans
karşılıklı avans
menkul değer karşılığı avans
avans vermek Verb
bir fikir ileri sürmek Verb
bir fikir ileri sürmek Verb
bir iddiada bulunmak Verb
peşin çekilen poliçe
avans senedi
peşin keşide edilen poliçe
malı göndermeden veya yüklemeden önce ihracatçı tarafından düzenlenen poliçe
kıdem sırasına göre terfi
ön inceleme
kredi avansı
tazminat avansı
ön nüsha
reklam amacıyla çıkarılan bir kitabın ön nüshası Noun
reklam amacıyla çıkarılan bir derginin ön nüshası Noun
dahili tevkifat
peşin ödenen kurumlar vergisi
ileri bakım ve erzak deposu Noun
İngiliz hükümetinin gelişmekte olan bölgelerde kurduğu ve ucuza kiraya verdiği fabrika
iş avansı Noun, Accounting
öncü kuvvet Noun, Military
avans olarak ödenen navlun
öncü.
advance guard action: öncü muharebesi.
advance guard point: öncü ucu.
advance
guard reserve: öncü büyük kısmı.
advance guard support: öncü öncüsü.
Noun
fiyatı artırmak Verb
fiyat yükselmesi
kıdem artışı
ön bilgi Noun
avans faizi Noun, Banking
peşin izin
önceden izin
propaganda yapma
taşıt ayarlama
konuşma programları ve yerel idare yetkilileriyle görüşmeler düzenleme ve politik bir şahsiyetin yolunu
açacak tüm ayrıntılarla uğraşma gibi görevleri
Noun
para avans vermek Verb
rehin karşılığı avans para vermek Verb
kıymetli kâğıtlar rehini karşılığında kredi vermek Verb
menkul değer karşılığı avans vermek Verb
kaptan tarafından gemi adamları emrine acenteye çekilen poliçe
kaptan tarafından gemi adamları lehine acenteye çekilen poliçe Noun
navlun avansı
para avansı
önceden ödenen ücret
sözleşme ile verilen avans
emtia karşılığı avans
gider avansı
masraf avansı
vesika karşılığı avans
gider avansı
kefillerin imza ve kişisel teminatlarına dayanan kredi
kefalet karşılığı avans
ithal vesaiki karşılığı avans
sigorta poliçesi karşılığı avans
hayat sigortasında temin edilen meblağ karşılığında alınan borç
değerli madenler karşılığı avans
gayrimenkul karşılığı avans
maaş avansı
menkul değerler karşılığı avans
menkul değerler karşılığı avans
ücretine mahsuben avans
ön sipariş
öncü komandolar
peşin ödeme
avans ödemesi
ön ödeme
avans ödeme
satıcılara verilen avanslar Noun
avans
önceden ödeme
(askerlik) ileri mevki
ileri karakol
satın alış sırasında verilen ancak buna hak kazanabilmesi için reklam yapılan maldan alıcının sonradan
bir miktar daha satın almasını gerektiren ikram
prim avansı
peşin verilen ikramiye
nedenlerini açıklamak Verb
devlet tahvillerinin daha sonraki bir vade tarihiyle çıkarılan yeni tahviller karşılığı değiştirilmesi
önceden satış
birinin çıkarına çalışmak Verb
ipotek karşılığı avans
avan yerleşim projesi
peşin vergi
fiyatı yükseltmek Verb
önceden bilet satışı
ücret avansları Noun
önceden ödenen ücretler Noun
peşin uyarı
otomatik avans
ortaya ilerici fikirler atarak gösteriş yapmak Verb
enjeksiyon avansı eğrisi Noun, Transport
bir aylık ücret avansı
azami kredi ihtiyacı
süzülerek ilerleme