anda

Turkish-English Phrases

aynı anda
simultaneously Adverb
aynı anda
concurrently Adverb
beklenmedik bir anda
suddenly Adverb
beklenmedik bir anda
out of the blue Adverb
belli bir anda
at a certain point in time Adverb
bir anda
abruptly Adverb
bir anda
momentary
bir anda
in a jiffy
bir anda
trice in a
bir anda
in a flash
bir anda
in the blink of an eye Adverb
bir anda
in a snap
bir anda
in the twinkling of an eye Adverb
bu anda
at this juncture
bu anda
now
herhangi bir anda
anytime Adverb
son anda
at the eleventh hour
son anda
at the last minute Adverb
son anda
YANLIŞ: in the last minute Adverb
şu anda
immediately Adverb
şu anda
currently Adverb
şu anda
presently Adverb
şu anda
at the present time Adverb
şu anda
at this moment in time Adverb
uygun bir anda
in due course Adverb
zayıf bir anda
misguided moment
(borsa) aynı anda alım ve satım
wash sale
aynı anda açılan kapalı zarf üsulu ihale
sealing
aynı anda birçok iş yapmak
to handle a lot of business Verb
aynı anda birçok şey yapmaya çalışmak
to spread yourself too thin Verb
aynı anda birden fazla yerde olan
ubiquitous Adjective
aynı anda çok sayıdaki programı işleme tabi tutma
multitasking
aynı anda dört koca ya da kadınla evli olan kişi
quadrigamist
aynı anda elektrik akımı nakli
phantom circuit
aynı anda gerçekleşmek
to attend Verb
aynı anda hem televizyon hem de radyodan yayın yapmak
to simulcast Verb
aynı anda her yerde bulunma
ubiquity Noun
aynı anda her yerde mevcut olan
ubiquitous Adjective
aynı anda her yerde meydana gelen
ubiquitous Adjective
aynı anda her yerde olan
ubiquitous Adjective
aynı anda her yerde yapılan
ubiquitous Adjective
aynı anda iki kişiyle evli olan kimse
moonlighter
aynı anda iki kişiyle evli olma
bigamy
aynı anda kesilen iki ya da daha çok sayıda bilet
conjunction ticket
aynı anda muhtelif emlak komisyoncularına verme
general listing
aynı anda olan
synchronous Adjective
aynı anda ölüm
simultaneous death
aynı anda ölüm faraziyesi
common disaster clause
aynı anda pek çok işle uğraşmak
to spread yourself too thin Verb
aynı anda şart koşulan şey
concomitant requirement
aynı anda tercüme
simultaneous interpretation
aynı anda uygulanabilir
to apply concurrently
aynı anda vade gelen borç senetleri
term bonds Noun
aynı anda vadesi gelen borç senetleri
term bonds Noun
aynı anda vaki olan
concurrent
aynı anda vaki olan
comtemporaneously
aynı anda vaki olan
simultaneous Adjective
aynı anda vaki olan talepler
concurrent claims Noun
aynı anda yapılan
simultaneous Adjective
aynı anda yer alan şartlar
concurrent conditions Noun
aynı anda yer alış
concurrence
beklenilmedik bir anda yakalamak
to surprise Verb
beklenmedik bir anda ortaya çıkan imkânsızlık
supervening impossibility Noun
bir anda olan
instantaneous Adjective
bir kitabın aynı anda birkaç şirket tarafından basılması
co edition
bir makaleyi türlü gazetelerde aynı anda yayımlamak
to syndicate an article Verb
bir suçun bir diğer suçla aynı anda yer alması
concomitancy between one crime and another
birçok gazetede aynı anda çıkan makale
syndicated article
birden çok kredi kurumundan aynı anda sağlanan kredi
multiple lines of credit
borsada hisse satıp aynı anda ayrı bir işlemle geri alma
bed and breakfast operation
her şeyi bir anda ya da tek bakışta gören
panoptic
iki kişinin birbirine aynı anda mektup yazmaları
cross in the post Noun
ipi aynı anda göğüslemek
to finish neck and neck Verb
kötü bir anda meydana gelen olay
(Fr.) contretemps
malın gönderildiği anda satışın gerçekleşmesi
revenue recognition based on sales
o anda piyasada geçerli olan mal fiyatlarının kabul görmesi
currency demand
o anda uydurmak
to improvise Verb
o anda vaki olan bir tepki ile
under the impulse of the moment
olayların garip bir biçimde aynı anda yer alması
usual conjunction of events
paranın tahsil edildiği anda hâsılatın gerçekleşmesi
revenue recognition based on collection of cash
son anda vazgeçmek
to cry off at the last moment Verb
şu anda elde bulunan stoktan
ex stock
şu anda geçerlik kazanan devir ve temlik
present conveyance
suç işlendiği anda başka yerde bulunduğunu kanıtlamak
to establish one's alibi Verb
talep edildiği anda verilmesi gereken borç
call loan
üretimin tamamlandığı anda hâsılatın gerçekleşmesi
revenue recognition based on production
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Onda
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.