armed

  1. Adjective silahlı
  2. Adjective müsellah (outdated)
  3. Adjective silahlı, müsellâh.
    a heavily armed patrol: ağır silahlı devriye.
    an armed convoy: silahlı konvoy.
  4. Adjective silahla desteklenen veya devam ettirilen.
    armed peace.
  5. Adjective silah kullanılmasını gerektiren, sonunda silaha dayanan.
    an armed conflict: silahlı çatışma.
  6. Adjective mücehhez, (belirli bir gaye için gerekli şeylerle) donanmış/donatılmış.
    The students came armed with pencils and notebooks.
  7. Adjective (kabuk vb. gibi şeylerle) örtülü (hayvan vb.).
  8. Adjective takviyeli, kuvvetlendirilmiş.
    armed with inveterate optimism, he withstood despair : Köklü bir
    iyimserliğin verdiği kuvvetle ümitsizliğe karşı koydu.
  9. Adjective (top mermisi, bomba, füze vb.) tapası takılmış, patlatıcı mekanizması faaliyete geçirilmiş.
  10. Adjective (armalarda diş, pençe, gaga vb. gibi mücadele organı) bariz, iyice belirtilmiş, diğer kısımlardan ayrı renkte.
  11. Adjective kollu.
    long armed: uzun kollu.
yabancı silahlı kuvvetler Noun, Military
silahlı çatışmalar hukuku Noun, Law
silahlanmak Verb
silah taşımak Verb
ağır silahlı
silahlı saldırı
baştanbaşa zırhlı, zırhlara bürünmüş.
silahlı saldırı Noun
silahlı eylem Noun, Military
silahlı soygun
zırhlı karoseri
silahlı çocuklar Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı çatışma
silahlı çatışma
silahlı eğitim
silahlı kuvvetler
silahlı kuvvetler Noun
silahlı kuvvetler, ordu, kara/deniz/hava kuvvetleri.
kuvvet komutanlıkları askeri mahkemeleri Noun
silahlı örgüt Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı grup Noun, Politics-Intl. Relations
muhafız alayı
muhafız kıtası Noun
dikenli öksüz balığı
(Peristedion cataphractum).
dikenli öksüz Noun, Zoology
silahlı isyan Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı müdahale
silahla donatılmış şilep
silahlandırılmış ticaret gemisi
silahlı tarafsızlık.
silahlı muhalif Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı muhalif grup Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı örgüt Noun
silahlı cemiyet Noun
silahlı organize suç örgütü Noun, Criminal Law
silahlı barış
silahlı kesik
silahlı direniş
silahlı direnme
silahlı mukavemet Adjective, Politics-Intl. Relations
silahlı devrim Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı soygunculuk.
silahlı kuvvetler, ordu, kara/deniz/hava kuvvetleri.
silahlı strateji Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı mücadele Noun, Politics-Intl. Relations
silahlı eğitim Noun
silahlı araç
tam yetkili kılınmış
gönüllü silahlı kuvvetler
tepeden tırnağa silahlı olmak Verb
silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme Noun, Law
silahlı çatışma hukuku Noun, Law
silahlı örgüt üyeliği Noun, Law
silahlı terör örgüt üyeliği Noun, Law
silahlı direnme göstermek Verb
(US) ucuz içki satan köşe meyhanesi
para atılan kumar makinesi
kucak açarak karşılama
büyük hüsnükabul
savaşta askeri personelle donatılan sivil gemi
silahlı kuvvetler kullanımı
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Proper Name, Organizations
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Proper Name, Law
Silahlı Kuvvetler Yakacak, Aydınlatma, Isıtma ve Soğutma Kanunu Proper Name, Law
Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu Proper Name, Law
Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması Proper Name, Law
Türk Silahlı Kuvvetleri Noun, Military
TSK Proper Name, Organizations
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV)
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Proper Name