büyük

Turkish-English Translation

  1. great
  2. big
  3. main
  4. Information Technology major
  5. wide
  6. round
  7. considerable
  8. huge
  9. adult
  10. substantial
  11. vast
  12. extensive
  13. principal
  14. giant
  15. formidable
  16. large-scale
  17. mighty
  18. coarse
  19. Adjective spacious
  20. old
  21. monumental
  22. good
  23. capital
  24. hefty
  25. senior
  26. towering
  27. blockbuster
  28. excruciating
  29. bouncing
  30. mammoth
  31. baronial
  32. gross
  33. jumbo
  34. stellar
  35. macro
  36. heavy
  37. outsized
  38. large-size
  39. full
  40. grand
  41. grandfather clock
  42. mickle
  43. mega
  44. ample
  45. soft technology
  46. superagencies
  47. cyclopean
  48. fat
  49. lumping
  50. acute
  51. full grown
  52. supersite
  53. large
  54. tall
  55. père
  56. skookum
  57. magnitudinous
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

büyük harfle başlatmak
initial-cap Verb, Language-Literature
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)
Greater Middle East Project Proper Name, Politics-Intl. Relations
Büyük Selçuklular
Great Seljuks Proper Name, History
büyüklük
greatness Noun
büyükşehir belediyesi
metropolitan municipality Noun, Public Administration
Sütü sağılan büyük baş hayvan yetiştiriciliği (NACE kodu: 01.41)
Raising of dairy cattle (NACE code: A1.4.1) Noun, Trades-Professions
burnu büyük
puffed up with wind
çok büyük
profound
çok büyük
terrific
çok büyük
resounding
çok büyük
gigantic
çok büyük
ginormous
çok büyük
vast
fazla büyük
oversize
büyük adam
magnate
büyük aile
dynasty Noun
büyük av
big game
büyük başarı
eminent success
büyük başarı
great achievement
büyük başarı
outstanding achievement
büyük bilgin
fine scholar
büyük borç
vast debt
büyük boy
;
büyük buhran
great depression
büyük çabalar
arduous efforts Noun
büyük çadır
pavilion
büyük çapta
on a large scale
büyük çapta
in a large measure
büyük cazibe
great attraction
büyük çiftçilik
large farming
büyük cirolar
large sales Noun
büyük çivi
spike
büyük çoğunluk
the great majority
büyük çoğunluk
large majority
büyük çoğunluk
great majority
büyük çoğunluk büyük defter
great majority great ledger
büyük çoğunlukla
predominantly Adverb
büyük coşku
wild excitement
büyük defter
ledger journal
büyük defter
final entry
büyük defter
general ledger (GL) Noun, Accounting
büyük defter
ledger
büyük defter
ledger book
büyük değerde
of sterling merit
büyük değişiklik
sea change
büyük deneyim
wide experience
büyük dikkat
last attention
büyük düşünmek
to think big Verb
büyük enflasyon
marked inflation
büyük etki
eclat
büyük felaket
holocaust
büyük gizlilik
utmost secrecy
büyük göstermek
to magnify Verb
büyük güçlükler
exceptional hardship
büyük hakaret
outrageous insult
büyük hata
gross mistake
büyük hayranlık
adoration
büyük hayvan
great gun
büyük heyecan
delirium
büyük hızla
at a great speed
büyük hızla
by leaps and bounds
büyük hızla
at a great pace
büyük hızla
against time
büyük hüsnükabul
open- armed reception
büyük ihracatçı
large exporter
büyük ihtimalle
most probably Adverb
büyük ihtimalle
probably Adverb
büyük ikramiye
melon
büyük iş
big deal
büyük işadamı
big businessman
büyük işletme
large undertaking
büyük ısrarla
with great insistence
büyük istidat
exceptional talent
büyük iyileşme
marked improvement
büyük kalabalık
shoal
büyük kâr
fat pims
büyük kasa
central pay office
büyük kasa
teller's department
büyük kayık
galley
büyük kazanç
handsome profit
büyük kısım
heft
büyük kitap
tome
büyük kitaplık
comprehensive library
büyük kütleli
massy
büyük lokma
big game
büyük mağaza
supermarket
büyük mağaza
front desk
büyük masraf
profuse expenditure
büyük masraflar
heavy expenses Noun
büyük masraflar
high expenses Noun
büyük meblağ
large sum
büyük menfaat
profound interest
büyük mezbaha
packing house
büyük miktarda
heavily Adverb
büyük miktarda
drastically Adverb
büyük miktarda
large amount
büyük müşteri
large customer
büyük nankörlük
gross ingratitude
büyük nefret
venom
büyük ödül
grand prize Noun
büyük ölçüde
critically Adverb
büyük ölçüde
extensively Adverb
büyük ölçüde
in no small part Adverb
büyük ölçüde
to a large extent Adverb
büyük ölçüde
vastly Adverb
büyük önem
great value
büyük oranda
largely Adverb
büyük oranda
mostly Adverb
büyük para
big money
büyük patlama
tremendous explosion
büyük pişmanlık
acute remorse
büyük resmiyet
pomp and circumstance
büyük sanatçı
no mean artist
büyük sanayi
large scale industry
büyük sanayici
industrial magnate
büyük sanayici
big industrialist
büyük savaş
major war
büyük sayfiye
hall
büyük saygı
profound respect
büyük şelale
cataract
büyük servet
great fortune
büyük şey
whopper
büyük şıklık
pink of elegance
büyük sipariş
considerable order
büyük sipariş
large order
büyük sipariş
huge order
büyük siparişler
heavy orders Noun
büyük siparişler
big orders Noun
büyük şirket
large concern
büyük talep
strong demand
büyük talep
considerable demand
büyük tehlike
knife edge
büyük tepki
hostility Noun
büyük tur
grand tour
büyük üretici
large producer
büyük valf
gate
büyük vurgun
strike
büyük yangın
conflagration
büyük yapı
pile
büyük yoksulluk
deep proverty
büyük zaruret
paramount necessity
büyük zevk
delectation
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Ölçüleri bakımından aynı cinsteki benzerlerinden daha ... olan, azîm, cesim, kebir
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.