başına

English Turkish Phrases

başına by the hour
saat
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

başına güneş geçmesi
heat exhaustion Noun, Medicine
başına güneş geçmesi
heat prostration Noun, Medicine
adam başına
(econ) per capita
adam başına
per person
adam başına
per head
adam başına
per man
başlı başına
on one's own
başlı başına
independent
başlı başına
by oneself
başlı başına
in its own right Adverb
bir başından öbür başına
through
but . yalnız başına
all alone
but . yalnız başına
by himself
kelle başına
per poll
kendi başına
independently Adverb
kendi başına
of your own accord Adverb
kendi başına
on one's own
kendi başına
single-handedly Adverb
kişi başına
per
kişi başına
per capita
nüfus başına
per capita
nüsha başına
per issue
tek başına
on its own Adverb
tek başına
on her own Adverb
tek başına
on your own Adverb
tek başına
solitary
tek başına
unaccompanied
tek başına
stand-alone Information Technology
tek başına
alone
tek başına
single-handedly Adverb
tek başına
on his own Adverb
tek başına
solely Adverb
başına bela açmak
to let in oneself for Verb
başına bela açmak
to get into hot water Verb
başına bela aramak
to trail one's coat Verb
başına bela olmak
to afflict Verb
başına bela olmak
to bedevil Verb
başına bir bela geldi
a misfortune befell on him
başına bir hal gelmek
to be hard put to it Verb
başına buyruk
self-ordained Adjective
başına çelenk takmak
to crown Verb
başına eklemek
to prepend Verb, Linguistics
başına gelmek
to befall Verb
başına gelmek
to happen Verb
başına gelmek
to experience Verb
başına iş açmak
to tangle Verb
başına kakmak
to rub it in Verb
başına kalmış durumda olmak
to stuck (with) Verb
başına toplanmak
to descend Verb
başına üşüşmek
to besiege Verb
başına vurmak
to go into one's head Verb
...'i ...'in başına getirmek
to put ... in charge of ... Verb
...'in başına geçmek
to take the helm of ... Verb
adam başına alınan vergi
head tax
akılı başına gelmek
to settle down Verb
akılı başına gelmek
to come to one's senses Verb
akılıni başına almak
to come to one's senses Verb
aklı başına gelmek
to come to one's senses Verb
aklını başına getirmek
to bring round Verb
aklını başına toplamak
to get it together Verb
aklını başına toplamak
to get your act together Verb
aklını başına toplamak
to get your life together Verb
aklını başına toplamak
to come to one's senses Verb
aklını başına toplamak
to get your shit together Verb
atın başına başlık takmak
to bridle Verb
bir başına bırakılmak
to be left on one's own Verb
bir masanın başına oturmak
to head a table Verb
biri başına kalmak
to be stuck with someone Verb
birim başına randıman
efficiency per unit
birimin üretim başına maliyeti
average cost
birinin aklını başına getirmek
to bring someone to his bearing Verb
birinin aklını başına getirmek
to bring someone to his senses Verb
birinin aklını başına getirmek
to thwack some sense into sb's head Verb
birinin aklını başına getirmek
to tell someone what is what Verb
birinin aklını başına toplatmak
to bring someone to reason Verb
birinin aklını başına toplatmak
to bring round someone to his senses Verb
birinin başına birşey açmak
to bring something on someone Verb
birinin başına dert açmak
to give someone trouble Verb
birinin başına dert açmak
to cause someone trouble Verb
birinin başına dert olmak
to be real problem to sb Verb
birinin başına düşen meblağ
unit amount
birinin başına iş açmak
to make things lively for sb Verb
birinin başına kalmak
to fall on someone Verb
birinin başına kalmak
to fall to someone Verb
birinin başına ödül koymak
to put a fas on sb's head Verb
birinin başına ödül koymak
to set a rrp on sb's head Verb
birşey başına kalmak
to be stuck with something Verb
birşeyi birinin başına atmak
to land someone with something Verb
demiryolu başına ait
terminal
görev başına çağırmak
to stand to Verb, Military
görev başına çağrı
duty call
görev başına gelmek
to turn out for duty Verb
görev başına gelmek
to report for duty Verb
görev başına yeniden dönmek
to resume one's duties Verb
gün başına hesaplamak
to charge a day Verb
hisse başına işlem hacmi
market turnover per share
hisse başına kazanç
earnings per share (EPS) Noun, Banking
inç başına nokta sayısı
dots per inch Information Technology
iş başına geçmek
to accede Verb
işi kendi başına yapmak
to plough plow a lonely furrow Verb
İşinin başına dön!
Get back to work!
işinin başına dönmek
to get back into harness Verb
kabak başına patlamak
to hold the bag Verb
kabak başına patlamış olmak
to be on the mat Verb
kalem başına düşen maliyet
cost per item
kendi başına (yapmak
to on one's own hook Verb
kendi başına başa çıkmak
to do well enough on one's own Verb
kendi başına çalışan girişimci
individual entrepreneur
kendi başına çalışan tüccar
small business man
kendi başına durabilen
freestanding
kendi başına duran paragraflar
loose paragraphs Noun
kendi başına duran satır
line by itself
kendi başına düşünebilmek
to think for yourself Verb
kendi başına gitmek
to pull a lone oar Verb
kendi başına idare etmek
to look after yourself Verb
kendi başına karar almak
to think for yourself Verb
kendi başına parti kurmak
to constitute oneself to a party Verb
kendi başına parti kurmak
to constitute oneself a party Verb
kendi başına savaşmak
to fight one's own battle Verb
kendi başına yapmak
to be on one's own hookup Verb
kendi başına yaşamak
to live on one's own Verb
kendi başına yaşamak
to live in privacy Verb
kendi başına yaşamaya başlamak
to strike out on your own Verb
kendi başına yeten
self sufficient-
kilometre başına otomobil kiralamak
to hire a car by distance Verb
kilometre başına verilen ücret
mil e age allowance
kişi başına alınan vergi
poll tax
kişi başına düşen gelir
individual earnings
kişi başına düşen kazanç
individual earnings
kişi başına düşen pay
quota per capita
kişi başına düşen satış
per capita sales
kişi başına düşen verim
individual output
kişi başına gelir
income per capita
kişi başına gelir
per capital income
kişi başına gelir
per capita income
kişi başına tüketim
per head consumption
kişi başına tüketim
per capita consumption
kişi başına vergi
per capita tax
km başına alınan vergi
mileage tax
km başına ücret hesaplamak
to pay on a mil e age basis Verb
kur başına alınan ücret
mil e age charge
libre başına taşıma ücreti
poundage
mil başına ödenen ücret
mil (eage) rate
mil başına ödenen ücret
rate per car mile
mil başına verilen ücret
mil e age
mil başına verilen ücret
mil (e) age
Müstenidattır. Tek başına kullanılamaz.
This is a supporting document and cannot be used separately. Law
nüfus başına düşen giderler
per capita costs Noun
ortalama saat başına ücret
average hourly earnings
parça başına çalışan işçi
piece worker
parça başına çalışan işçi
piece-rate employee employe
parça başına çalışma
work at piece rates
parça başına iş
work at piece rate
parça başına ödeme sistemi
piecework system
parça başına para almak
to be paid by the piece Verb
parça başına temel ücret
basic piece rate
parça başına ücret
base rate
parça başına ücret
job rate
parça başına ücret
base salary
parça başına ücret
job wage
parça başına ücret almak
to be paid by the job Verb
parça başına ücret sistemi
straight piece-rate plan
parça başına ücret sistemi
wage on piecework basis
parça başına ücret tarifesi
all-commodity rate
saat başına kazanç
gross hourly earnings
saat başına ücret
base salary
saat başına ücret
base rate
saat başına ücret almak
to charge by the hour Verb
saat başına verim
hourly efficiency
satır başına bir peni
penny- a-line
silah başına çağrı
alarm
soru sorma başına maliyet
cost per inquiry
sözcük başına önek koymak
to prefix Verb
standart parça başına ücret
standard piece wage
sterlin başına alınan komisyon
poundage
tek başına bağımsız banka
unit bank
tek başına çalışan işletme
independent store
tek başına dua
private devotion
tek başına duran ev
single house
tek başına duran ilan
sole advertisement
tek başına giden lokomotif
light engine
tek başına hapis
separate confinement
tek başına imza (yetkisi
single signature
tek başına imza yetkisi
single signature
tek başına maliyet
individual cost
tek başına sergi açan
individual exhibitor
tek başına seyreden gemi
single-cruising vessel
tek başına sınava girme
unassembled examination
tek başına ücret
individual wage
tek başına uçuş
(for the first time) solo flight
tek başına üyelik
individual membership
tek başına yapılan sevkıyat
individual shipment
tek başına yapmak
to solo Verb
tek başına yaşamak
to live in solitude Verb
tek başına yaşayan
outside man
tek başına yöneten müdür
governing director
tek başına yöneticilik
one- man leadership
üstüne başına dikkat etmemek
to be neglectful of one's appearance Verb
yardımsız kendi başına bırakmak
to turn adrift in the world Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database