balık

Turkish-English Translation

  1. Noun, Zoology fish
  2. Noun, Astrology Pisces
  3. hack
  4. pate
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Balık, kabuklu deniz hayvanları ve yumuşakçaların işlenmesi ve saklanması (NACE kodu: 10.2)
Processing and preserving of fish, crustaceans and molluscs (NACE code: C10.2) Noun, Trades-Professions
Balık, kabuklu deniz hayvanları ve yumuşakçaların işlenmesi ve saklanması (NACE kodu: 10.20)
Processing and preserving of fish, crustaceans and molluscs (NACE code: C10.2.0) Noun, Trades-Professions
Balık, kabuklular ve yumuşakçalar da dahil diğer gıda maddelerinin toptan ticareti (NACE kodu: 46.38)
Wholesale of other food, including fish, crustaceans and molluscs (NACE code: G46.3.8) Noun, Trades-Professions
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalardaki balık, kabuklu hayvanlar ve yumuşakçaların perakende ticareti (NACE kodu: 47.23)
Retail sale of fish, crustaceans and molluscs in specialised stores (NACE code: G47.2.3) Noun, Trades-Professions
dinamitle balık avı
blast fishing, dynamite fishing Noun, Fishing
patlayıcıyla balık avı
blast fishing, dynamite fishing Noun, Fishing
Cesur Balık
Shark Bait Proper Name, Cinema
çok küçük balık
tiddler
dokununca çarpan elektrikli balık
torpedo
isli balık
smoked fish
kırmızı balık
gold fish
morina balığına benzer eti yenir bir balık
ling
sudan çıkmış balık
horse- marine
üç gagalı balık
triple nose fish Noun, Zoology
uçan balık
flyingfish Noun, Zoology
yassı balık
flat fish
yavru balık
fry Noun, Aquaculture
yavru balık
juvenile fish Noun, Aquaculture
balık (göç etmek
to run Verb
balık adam
scuba diver Noun, Maritime Traffic
balık adam elbisesi
wet suit
balık ağı
pound net
balık ağı
fishing net
balık ağı
fish net
balık ağı atma
cast
balık ağı çekmek
to draught Verb
balık akvaryumu
vivary
balık avlama alanı
fishing grounds
balık avlama hakkı
right to fish
balık avlama izni
fishing permit
balık avlama ruhsatı
fishing licence
balık avlama ruhsatı
fishing permit
balık avlama sahası
fishing area Noun
balık avlama sınırları
fishing limits Noun
balık avlama tahditleri
fishing restrictions Noun
balık avlama yeri
piscary
balık avlamak
to fish Verb
balık avlamak yasaktır
fishing is forbidden
balık avlanan sığ sular
fishing banks Noun
balık avlanma izni
fishing permit
balık avlanma ruhsatı
privilege of fishing
balık avlanma yeri
fishing ground
Balık baştan kokar.
A fish rots from the head down. Sentence
balık bıçağı
fish knife
balık bilimi
ichthyology
Balık burcu
Pisces Noun, Entertainment
Balık burcunda doğan kimse
pisces
balık çiftliği
fish farm
balık endüstrisi
fishery
balık endüstrisini koruma
fishery protection
balık eti
fish Noun, Food-Kitchen
balık eti
fish meat Noun, Food-Kitchen
balık eti
fleshy Noun
balık eti
plump Noun
balık fanusu
fishbowl Noun, Household Appliances
balık gibi kokan veya tadı olan
fishy
balık havuzu
fish pond
balık havuzu
fish pool
balık iğnesi
fish hook
balık işleme gemisi
factory vessel
balık istifi gibi
like sardines
balık kavağa çıkınca
when pigs fly Adverb
balık kepçesi
landing net
balık kılçığı
herringbone
balık kılçığı
herringbone pattern
balık kılçığı diyagramı
Ishikawa diagram Noun, Management
balık kılçığı diyagramı
fishbone diagram Noun, Management
balık köftesi
fish cake
balık kültürü
fish culture
balık olta takımı
fishing gear
balık oltası
fishing line Noun
balık pazarı
fish market
balık ruhsatı
fishing permit
balık satıcısı
fishmonger
balık sepeti
creel
balık sürüsü
shoal
balık takımı
fishing tackle
balık teknesi
fisherman
balık temizleyici
fish scaler Noun, Food-Kitchen
balık temizleyici
urokotori Noun, Food-Kitchen
balık tutarken yem olarak kullanılan yapma sinek
coachman
balık tutma
fishing
balık tutmak balık üreticilerinden sorumlu devlet görevlisi
fishing fish comissioner
balık üreticilerinden sorumlu devlet görevlisi
fish commissioner
balık üreticisi
fish breeder
balık üretimi
pisciculture
balık üretimi ile uğraşan kişi
pisciculturist
balık üretme
fish breeding
balık vagonu
fish car
Balık ve Av Hayvanları Dairesi
department of fish and game
balık volisi
catchings
balık yağı
cold-liver oil
balık yağı
codfish oil
balık yağı
cod liver oil
balık yağı
cod oil
balık yemi
fish worm
balık yemi olarak kullanılan kum kurdu
lugworm
balık yetiştirme
fishpond
balık yetiştirme yeri
fish- hatchery
balık yiyen vejetaryen
pescetarian Noun
balık yumurtası
fishpool fish return Noun
balık yumurtası
spawn Noun
balık yumurtası
roe Noun
balıkların ölümüne karşı balık çiftçilerinin sigortası
acquacultural insurance Noun
(ırmaklar) serbest balık avlama suları
free fishery Noun
(kadınlarla ilgili olarak) balık etinde
buxom
ağ ile balık tutmak
to catch fish in a net Verb
aşırı balık avlayarak balığın kökünü kurutmak
to overfish Verb
başkasının kara sularında balık avlama hakkı
piscary
battı balık yan gider
in for a penny, in for a pound
Battı balık yan gider.
In for a penny, in for a pound. Sentence, Idioms
belden aşağısı balık biçiminde efsanevi yaratık
merman
belden aşağısı balık biçiminde efsanevi yaratık
mermaid
bol balık olmak
to abound in fish Verb
bu şekilde balık tutan balıkçı
trawler
bulanık suda balık avlamak
to fish in troubled waters Verb
büyük balık ağı
seine
çekirge şeklinde balık yemi
grasshopper
et veya balık pişirmek için ızgara veya tava
broiler
et ya da balık köftesi
rissole
et ya da balık suyuna çorba
broth
iyi bir parti balık alma
good haul of fish
ızgarada et ve balık pişiren lokanta
grill
Japonlar'a özgü çiğ balık ve pirinçten oluşan yemek
sushi
kadın balık satıcısı
fishwife
karaya vurmuş balık gibi
like a fish out of water
mantarın alt tarafındaki balık solungacına benzer bölüm
gill
oltayı su içinde sürükleyerek balık tutmak
to troll Verb
oltayla balık avlamak
to angle Verb
oltayla balık tutmak
to angle Verb
ortak balık avı polisi
(EC) common fisheries police
ortaklaşa balık avlama
common fishery
salma ağ ile balık avlamak
to seine Verb
sebze veya balık satıcısı
costermonger
serbest balık avlama suları
free fishery Noun
sudan çıkmış balık gibi olmak
to be like a fish out of water Verb
tarak ağı ile balık tutmak
to trawl Verb
torba şeklinde ağ ile balık tutmak için kullanılan gemi
trawler
ucu çengelli olta ile balık tutmak
to hook Verb
zıpkınla balık avcılığı
spearfishing Noun
zıpkınla balık avı
spearfishing Noun
zıpkınla balık avlama
spearfishing Noun
Kayıp Balık Nemo
Finding Nemo Noun, Cinema
Uçan Balık Koyu
Flying Fish Cove Noun, Place Names
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Su içinde yaşayıp solungaçla nefes alan, ... omurgalı hayvanların ortak adı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.