be one

  1. Verb bir olmak
rakiplerinden bir hamle önde olmak Verb
aynı meslekten olmak Verb
bir klike ait olmak Verb
aileden biri olmak Verb
aile topluluğundan biri olmak Verb
yabancı olmamak Verb
partiye ait olmak Verb
sarhoş olmak.
Listen to John singing! He must have (must be) one over the eight.
birinin tek desteği olmak Verb
ailesinin tek desteği olmak Verb
azimle girişmek, var gücüyle uğraşmak.
kendi kendinin düşmanı olmak Verb
bağımsız, özgür/müstakil olmak, kendi kendini yönetebilmek, dilediğince hareket edebilmek, kendi başına buyruk olmak.
kendi kendinin efendisi olmak Verb
sırası gelmiş olmak Verb
çevik olmak Verb
rakipleri arkada bırakmak Verb
zamanının ilerisinde olmak Verb
zamanınin ilerisinde olmak Verb
menfaatlerine sahip çıkmak Verb
hemfikir olmak Verb
herkesin aynı fikir de olması
herkes aynı fikirde olmak Verb
fark etmemek Verb
görevlerini daima yerine getirmek Verb
öldürülmekten korkmak Verb
formunda olmak Verb
ne yapacağını bilememek Verb
kirası birikmiş olmak Verb
borçlarını ödemede gecikmek Verb
programda gecikmek Verb
işinde geri geri kalmış olmak Verb
işini yetiştirememek Verb
işini gününe yetiştirememek Verb
insanın idrakinin ötesinde olmak Verb
bütçesi müsaade etmemek Verb
zamanından önce doğmuş olmak Verb
yaptığı teklife bağlı kalmak Verb
söz üyle yükümlülük altına girmek Verb
sözü tartmak Verb
masasından bir türlü kalkamamak Verb
tamamlayıcı olmak Verb
kendini tamamıyla işine vermek Verb
ayakta uyumak Verb
kitaba dalmış olmak Verb
aklını yitirmek Verb
görevini ihmal etmek Verb
(US) görevini ihmal etmek Verb
kendini çocuklarına vakfetmek Verb
işinde gayretli ve çalışkan olmak Verb
yalnızca bir fikirin egemenliği altında olmak Verb
tek bir fikrin egemenliği altında olmak Verb
zor ayakta durmak Verb
talihi yaver gitmemek Verb
müşkül durumda olmak Verb
alacaklıların istilasına uğramak Verb
kendini tamamıyla işine vermiş olmak Verb
kendi malının yegâne sahibi olmak Verb
kendi malınin yegâne sahibi olmak Verb
kendi fikir inde serbest olmak Verb
sadaka vermede cömert olmak Verb
görevlerini yerine getirmez olmak Verb
kocasını aldatmak Verb
eşini aldatmak Verb
sözünde durmamak Verb
faal olmamak Verb
bir yıllığına garantili olmak Verb
bir yıl için garantili olmak Verb
zararları yüzünden büyük sıkıntıya düşmek Verb
gururuna dokunmak Verb
düşünmeden içinden geldiği gibi davranmak Verb
kiralarını ödemede gecikmek Verb
hayatı için endişe etmek Verb
yükümlülüklerini yerine getirmemek Verb
(Br) bitirme sınavına girmek Verb
(sanık) hüküm giyme (idam) tehlikesiyle karşı karşıya bulunmak Verb
yaşamı tehlikede olmak Verb
bunamış olmak Verb
hal ve durumundan memnun olmak Verb
reşit olmamak Verb
küçük olmak Verb
aklı başında olmak Verb
birinin bildiği çevrede bulunmak Verb
çevresiyle uyum içinde olmak Verb
görevini ihmal etmek Verb
sadece kendi işi ile uğraşmak Verb
sadece kendi işi ile uğraşmak Verb
işinde titiz olmak Verb
kendi olanaklarıyla baş başa kalmak Verb
yaptığı harcamalardan sorumlu tutulmak Verb
borçluları tarafından kovuşturulmaya uğramak Verb
hayranlığını saklamamak Verb
şikâyetlerini saklamamak Verb
partisine bağlı olmak Verb
partisine bağlı olmak Verb
kendi evinin efendisi olmak Verb
zamanını dilediği gibi kullanmak Verb
kafayı bulmuş olmak Verb
başarılarıyla fazla övünmemek Verb
isteklerinde alçakgönüllü olmak Verb
beyanlarında daha açık olmak Verb
ifadelerinde daha açık olmak Verb
bir ayağı çukurda olmak Verb
bir ayağı çukurda olmak Verb
üstüne başına dikkat etmemek Verb
gözetme görevinde titiz davranmamak Verb
işini ihmal etmek Verb
evini satmak zorunda kalmak Verb
(a) aynı fikirde/hemfikir olmak, uyuşmak, anlaşmak, (b) fikrinden dönmemek, sebat etmek.
iştahı olmamak Verb
hiç iştahı olmamak Verb
formunda olmamak Verb
gafil avlanmak Verb
kendini formunda hissetmemek Verb
iştahını yitirmek, iştahı kaçmak, canı yemek istememek.
(a) durmadan taciz/bizar etmek, illâllah dedirtmek,
k.d. tepesine binmek, başının etini yemek.

His wife is always on his back if he comes home late: Eve geç gelirse karısı başının etini yer. (b) arka üstü/hasta yatmak.
ölüm döşeğinde olmak Verb
(a) ayakta durmak/kalmak, yürümek, taban tepmek.
I'm on my feet all day long. (b) iyileşmek, (hastalıktan)
iyileşip ayağa kalkmak.
This medicine will soon have you on your feet again. (c) (konuşmak üzere) ayağa kalkmak.
No sooner had the question been put than he was on his feet to reply.
tetikte durmak Verb
yüksekten bakmak Verb
burnu büyük olmak Verb
bir şey söylemek üzere ayağa kalkmak Verb
bir şey söylemek üzere ayaka kalkmak Verb
izin zni ne çıkmış olmak Verb
tatilde olmak Verb
(konuşmacı) ayakta konuşmak Verb
ayakta konuşmak Verb
yeminle bağlı olmak Verb
kendi başına yapmak Verb
yeniden kendi konusuna dönmek Verb
dönüş yolculuğunda olmak Verb
iş turnesinde olmak Verb
işe gitmekte olmak Verb
mesleğinde yükselmekte olmak Verb
çok formunda olmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmak Verb
hesabında yanılmış olmak Verb
huzursuz olmak Verb
çıldırmak Verb
deli olmak Verb
giyim kuşamına titizlik göstermek Verb
giysisi içinde tuhaf durmak Verb
ödemelerini vaktinde yapmak Verb
hak ettiği cezayı görmek Verb
borçlarını ödemede güçlük çekmek Verb
dört ayak olmak Verb
liyakatına göre ödüllendirilmek Verb
yaptığı iyi işler için ödüllendirilmek Verb
tahmininde haklı olmak Verb
tahmininde haklı olmak Verb
his ssilerine kapılmak Verb
parlamentoda yerini alacağından kesinlikle emin olmak Verb
ihtiyarlığı için tasarruf yapmak Verb
ihtiyarlık için tasarruf yapmak Verb
ödü patlamak Verb
birine çıraklık yapmak Verb
işi elinden alınmak Verb
ödemelerini geç yapmak Verb
(US) rezervlerinde açık olmak Verb
mesleğinde ehil olmak Verb
görevinıağır yapmak Verb
ilkelerine bağlı kalmak Verb
belleğinde hâlâ canlı tutmak Verb
işinde henüz acemi olmak Verb
rolünü iyi ezberlemiş olmak Verb
duygularına kapılmak Verb
ailenin yüzkarası olmak Verb
çıraklık dönemini tamamlamış olmak Verb
artık hiç şansı kalmamış olmak Verb
geleceğini umursamamak Verb
bir elden idare edilmek Verb
sağlığı hususunda endişeli olmak Verb
işinin ehli olmamak Verb
canla başla çalışmak Verb
uzmanlık alanı içinde olmak Verb
birinin hilesini keşfetmek Verb
kapıya dayanmak Verb
düğüm üstüne düğüm atmak Verb
parasını sakınmadan harcamak Verb
parasını esirgemek Verb
bütün nişanlarını takmış olmak Verb
konu sunu iyi bilmek Verb
konusunu iyi bilmek Verb
ekmeğini hak etmek Verb
helal olmak Verb
hayat hikâyesini yazmak Verb
yediği ekmeği hak etmemek Verb
ekmeğini hak etmemek Verb
görevinıihmal etmek Verb
rezervlerinde açık olmak Verb