hücum etmek, saldırmak, taciz etmek, bunaltmak, azap vermek.
to be beset by enemies: düşmanların
hücumuna uğramak.
to be beset by difficulties: güçlükler içinde bunalmak.
Transitive Verb
kuşatmak, sarmak, muhasara etmek, çevrelemek, çevirmek, etrafını almak.
The enemy beset the city with a strong army. A dense forest that beset the village.
Transitive Verb
takmak, kuşatmak, süslemek, tezyin etmek.
beset with jewels.
Transitive Verb
(gemi) buzlar arasında sıkışıp kalmak.
Transitive Verb, Maritime Traffic
birşeye kesinlikle karşı olmak
Verb
birşeye sonuna kadar karşı olmak
Verb
birşeye gömülü olmak
Verb
birşeyin içine iyice yerleştirilmiş olmak
Verb
bir şeyi yapmaya kararlı olmak
Verb
bir şey yapmayı kafa sına koymak
Verb
mahsup edilebilecek alacak
yapmaya kesin karar vermiş olmak
Verb
birşeye kesinlikle karşı olmak
Verb
birşeye sonuna kadar karşı olmak
Verb
para bulmakta güçlük çekmek
Verb
büyük güçlüklerle para bulmaya çalışmak
Verb
para bulmakta büyük güçlük çekmek
Verb
çok para ihtiyacı olmak
Verb
okunacak kitapların listesini yapmak
Verb