beş

English Turkish Phrases

Bes
Bes: eski Mısırda müzik, dans ve çocuk tanrısı. Aslan postu giymiş kuyruklu bir cüce şeklinde temsil edilirdi. Noun
bes of person
şahıs sınıfları Noun
that a bes without saying
söylemeye gerek yok
the bes and the masses
kapitalist sınıfla işçi sınıfı
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. five
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

on beş
fifteen
yüzde beş
a shilling in the pound
beş ...
quinary
beş aşağı beş yukarı
almost
beş blok ötede oturmak
to live five blocks from here Verb
beş çayı
five o'clock tea
beş dakika dinlenmek
to take five Verb
beş dakika erken gelmek
to get in five minutes early (train) Verb, Transport
beş dakika ileri gitmek
to be five minutes fast Verb
beş dakikalık duruş
five minutes stop
beş dalı olan yarışma
pentathlon
beş dolarlık altın sikke
half eagle
beş dolarlık banknot
five r
beş galonluk bidon
jerrican
beş grip vakası
five cases of influenza Noun
beş gün içinde teslim edilmek
to be delivered in five days Verb
beş gün süreyle
for five days running
beş günde bir
every-five days Adverb
beş günde bir
every fifth day Adverb
beş günlük sakal
a five day's growth of beard
beş haneli rakamları bulmak
to run into five figures Verb
beş hanelik gelir
five-figure income
beş hanelik gelir
five- figure income
beş ile on yıl arası vadeli tahvil
medium bond
beş İngiliz liralık banknot
five r
beş kap akşam yemeği
five course- dinner
beş kişilik aile
family of five
beş kişilik yer tutmak
to hold five seats Verb
beş köşeli yıldız
pentagram
beş kuruşsuz olmak
to not have a sou Verb
beş liralık banknotu bozdurmak
to break into a five-pound note Verb
beş milyon dolara kadar
to the tune of $ 5,000,000
beş misli
quintuplicate
beş numara
five Noun, Sports
beş odalı daire
five-roomed flat
beş on kuruş
a few coppers
beş on kuruş toplamak
to scrape up a sum of money Verb
beş on kuruşluk kazanç
drab earnings
beş on kuruşuna mal olmak
to set back Verb
beş ondalık hanesine kadar hesaplamak
to calculate to five places of decimals Verb
beş para etmemek
to not to be worth a damn Verb
beş para etmemek
to not to be a halfpenny the worth of it Verb
beş para etmemek
to not a worth a tinker's damn Verb
beş para etmez
worthless
beş para etmez
putrid
beş para etmez
naff
beş para etmez
crappy Adjective
beş para etmez
good- for-nothing
beş para etmez
no earthly use
beş para etmez
not worth a pin
beş para etmez
not worth a rap
beş para etmez
not worth a bean
beş para etmez
not worth a fillip
beş para etmez
not much cop
beş para etmez
not worth a picayune
beş para etmez
not worth a tinker's cursed
beş para etmez
not worth a cuss
beş para etmez
not worth a whoop
beş para etmez
not worth a cent
beş para etmez
not worth a button
beş para etmez
not worth a plugged nickel
beş para etmez adam
dead duck
beş para etmez kimse
tyke tike
beş para etmez kimse
wanker
beş para etmez kişiler
scum
beş paralık
worthless
beş parasız
broke
beş parasız
skint Adjective
beş parasız kalmak
to be out of all Verb
beş parmağında beş marifeti olmak
to have many accomplishments Verb
beş puntoluk harf
pearl
beş rakamlı sayı
a number which contains five digits
beş sent
half dime
beş sentlik para
nickel
beş sterlin değerinde kâğıt para
fiver
beş vakit namaz
praying five times per day Noun, Religion-Faith
beş yıl sonra
five years on Adverb
beş yıl süren
quinquennial
beş yılda bir
quinquennial
beş yılda bir tekrarlanan
penteteric
beş yıldan sonra sıfıra inen vergi
tax tapering to zero after five years
beş yıldan yukarı vadeli senetlerin piyasa hissesi
the long end of the market
beş yıldızlı otel
five star hotel
beş yıllık bir dönem
(Lat.) lustruc
beş yıllık bir dönem
lustrum
beş yıllık bir süre için
for a term of five years
beş yıllık kalkınma planı
five-year development plan
beş yıllık plan
five-year plan
beş yıllık plan
five year plan
beş yıllık staj
five years'articles
(borç) on beş yıllık bir süre için olmak
to be for a term of 15 years Verb
(gelir) beş haneli rakamlara ulaşmak
to run into five figures Verb
(saat) beş dakika geri kalmış olmak
to be five minutes slow Verb
(saat) beş dakika ileri gitmek
to be five minutes fast Verb
(ucuz , US) beş paralık
two- bit
adına beş parası olmamak
to not to have a penny to one's name Verb
akademik personelin on beş dakika gecikmesi
15 minutes grace
arabayla on beş dakikalık yol
fifteen minutes'drive
arabayla on beş dakikalık yol
15 minutes drive
aradan beş yıl geçmiş olma
lapse of five years
aradan beş yıl geçtikten sonra
five years on Adverb
başladıktan beş yıl sonra
five years in Adverb
başlamasının üzerinden beş yıl geçtikten sonra
five years in Adverb
bir gün gerekir diye bir tarafa beş on kuruş koymak
to have a sum put by to fall back upon Verb
bir hesaptan beş dolar indirmek
to knock off five dollars from a bill Verb
birini beş yıl hapse mahkûm etmek
to pass sentence of 5 years imprisonment on sb Verb
birini mirastan beş kuruş vermeden mahrum etmek
to cut off someone of with a shilling Verb
birinin itibarıni beş paralık etmek
to ruin sb's reputation Verb
birinin itibarını beş paralık etmek
to ruin sb's reputation Verb
birinin şerefini beş paralık etmek
to ruin sb's honour Verb
ciğeri beş para etmez
worthless
ciğeri beş para etmez adam
bad egg
el de beş on kuruşu kalmak
to have still some money on hand Verb
elde beş on kuruşu kalmak
to have still some money on hand Verb
eski bir dosttan bir beş dolarlık tırtıklamak
to sponge a fiver from an old acquaintance Verb
gelir vergisini yüzde on beş artırmak
to increase income tax by 15 percent Verb
genelde iki yıldan beş yıla kadar olan
single premium life insurance
hükümet ihalelerinde yüzde beş alan komisyoncu
five percenter
İngiltere'deki en büyük beş banka : Barclays
the big five
iskambil oyunlarında en yüksek dört veya beş koz
honour
İslam'ın beş şartı
five pillars of Islam Noun
namusunu beş paralık etmek
to fling away one's honour Verb
ödenmesi on beş yıl içinde istenmemiş alacaklar
dormant funds Noun
on beş gün izin istemek
to ask for a fortnight holidays Verb
on beş günde bir
bimonthly Adverb
on beş günde bir ödeme
fortnightly payment
on beş günde bir ödeme
fornightly payment
on beş günde bir olan
fortnightly
on beş günlük ihbar
a fortnight's notice
on beş günlük izin
a fortnight holidays
on beş günlük izin
a fortnight's holiday
on beş günlük izin zni istemek
to ask for a fortnight holidays Verb
on beş günlük misafirlik
a fortnight's stay
on beş yıldan daha uzun vadeli tahvil
long bond
pazartesi-cuma beş günlük çalışma süresi
five day week
perakende satışta beş sterlin etmek
to retail at five pounds Verb
programa göre beş yıl gecikmeyle açılmak
to open five years behind schedule Verb
saat beş çayı
five-o-flock tea
saat beş çayı
five o'clock tea
senedin vadesi on beş gün sonra geliyor
the bill has fifteen days to run
şerefini beş paralık etmek
to lose one's honour Verb
üç aşağı beş yukarı
up- and-down
üç aşağı beş yukarı
nearly Adverb
üç aşağı beş yukarı
give or take Adverb
üç aşağı beş yukarı
roughly Adverb
üç aşağı beş yukarı
approximately Adverb
üç beş kuruş kazanmak
to pick up for a pittance Verb
üç beş kuruşla bir işe başlamak
to start a business on a shoestring Verb
üç beş kuruşu bir araya getirmek
to scratch together Verb
üç beş kuruşu bir araya getirmeye çalışmak
to scrabble the pennies together Verb
üç beş kuruşu olması
modest fortune
üç ila beş kişi
between three and five people
vadesi beş yıldan az tahvil
short bond
yediyi beş geçe
five past seven
yüzde beş faiz getiren tahvil
fives
yüzde beş faiz getirmek
to return five percent interest Verb
yüzde beş faiz getirmek
to bear interest at five percent Verb
yüzde beş faiz getirmek
to return five percent Verb
yüzde beş faizli yatırılan para
sum invested at 5 % interest
yüzde beş getirir
bearing 5 percent
yüzde beş temettü ödemek
to pass a dividend of 5 % Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Dörtten sonra, ... sayının adı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

bes
Yeter, yetişir, elverir, kâfi
bes
Yayma; ortaya ... açığa vurma
bes
Zarar, mahzur, beis