beard

  1. sakal.
    man with a beard: sakallı adam.
    He wears a beard: Sakal bırakmış.
  2. Zoology keçi vb. sakalı, çene altı tüyü.
  3. Botany başak kılçığı, püskül.
  4. neck ile ayni anlama gelir. (harflerde) çıkıntı, kuyruk.
  5. sakalını çekmek/yolmak, sakalından tutmak/yakalamak.
    The hoodlums bearded the old man.
  6. sakal takmak.
  7. meydan okumak, karşı koymak/gelmek, karşısına çıkmak.
    He had no courage to beard the opposition.
Sakal-ı Şerif Proper Name, Religion-Faith
beş günlük sakal
sakallı bir adam
kıllanmak Verb
sakal bırakmak Verb
top sakal
sakallanmak Verb
Van Dyck = Vandyke ile ayni anlama gelir. sivri sakal.
sakallı olmak Verb
sakalı olmak Verb
top sakal bırakmak Verb
sakal bırakmak Verb
gidip kafa tutmak, birinin üstüne yürüyüp meydan okumak, birisiyle açıkça yüzleşmek.
kuvvetli/nüfuzlu birine açıkça meydan okumak/karşı koymak.